Türkiye ekonomisini yakından ilgilendiren 5 büyük risk!
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, Türkiye ekonomisini yakından ilgilendiren 5 büyük riske değindi.Mecliste yaptığı açıklamalarında, 2021 yılında Türkiye'nin çok yüksek faizlerle daha fazla borçlanacağına deği
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, Türkiye ekonomisini yakından ilgilendiren 5 büyük riske değindi. Mecliste yaptığı açıklamalarında, 2021 yılında Türkiye'nin çok yüksek faizlerle daha fazla borçlanacağına değindi. Bankaların batma riski konularında flaş açıklamalarda bulunan Erdoğdu, Türkiye ekonomisini olumsuz yönde etkileyecek 5 önemli riskin açılımını şu ifadelerle özetledi;
Türkiye ekonomisini yakından ilgilendiren 5 büyük riski sizinle paylaşmak isterim. Eğer bu 5 büyük risk gerçekleşirse bu kadar emek ettiğimiz bütçenin emin olun hiçbir anlamı kalmayacak, ne gelir ne gider ne borçlanma projeksiyonlarını tutturmamız mümkün değil.
Önümüzdeki birinci devasa risk bütçe açığıdır. Bakın, 2019 yılında 123 milyar lira bütçe açığı verdik. Ama bu rakam gerçek değil çünkü Merkez Bankasında “kefen parası” dediğimiz ihtiyat akçesinden 120 milyar alınmasına rağmen bu devasa bütçe açığı verildi. İçinde bulunduğumuz 2020 yılının ilk on ayı gerçekleşti. Şu an itibarıyla 145 milyar lira bütçe açığımız var ama bu bütçe açığımız da gerçek değil çünkü 256 milyar lira borçlandık. Normalde açık kadar borçlanmamız gerekiyor. Önümüzdeki yıl 245 milyar lira bütçe açığı öngörüyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, tutturmanız mümkün değil. Geçen sene itibarıyla, bu millet dediğiniz bütün vergileri ödedi, pandemiye rağmen canı çıktı ve ödedi, gelirlerimiz gerçekleşti. Gider projeksiyonlarımız da hemen hemen gerçekleşti çünkü pandemi olmasına rağmen bu vatandaşa bir şey verilmedi. Peki, arkadaşlar, 2019 yılında 1,3 katrilyon toplam devlet borcu varken 2020 yılında bu rakam 1,9 katrilyon, arada 600 milyar lira var. Bütçe açığı 145 milyar diyorsunuz, arada 600 milyar fark var. Hadi bir miktar kur farkından kaynaklandığını söyleyelim. Peki, bu aradaki para nereye gitti değerli arkadaşlar? Çünkü ülkeyi Varlık Fonu ve kamu bankaları üzerinden batırdınız. Bu kara deliklere gidiyor bu para. Bizim hesaplayamadığımız, göremediğimiz, göstermediğiniz bu kara deliklere gidiyor.
DAHADA BORÇLANACAĞIZ
2021 yılında ne olacak? Vatandaşın canı kalmadı, vergi verecek canı kalmadı. Ek vergiyi falan düşünmeyin. Vatandaş can çekişiyor, işletmeler can çekişiyor. Siz mecbur daha fazla borçlanmak zorundasınız. Siz daha fazla borçlandıkça tefeci faizi çok daha yükselecek. Bugün yüzde 18’se size söylüyorum orada durması mümkün değil. Bu faiz yüzde 20’yi de geçecek, dünyada yarım puan faiz varken bu devlet yüzde 20’nin üzerinde borçlanmak zorunda. Peki, devlet borçlanırsa ne olacak? Devlet borçlanırsa vatandaşa para kalmayacak, faizler daha çok yükselecek, durgunluk daha fazla artacak, işsizlik daha fazla artacak, talep yönüyle bir baskı göreceğiz, zaten kur yüzünden canımız çıkmış bir maliyet enflasyonu var, işler çok daha kötüye gidecek.
CARİ AÇIK
İkinci büyük risk nedir değerli milletvekilleri? Cari açık. Bakın, eskiden cari açık verip büyüyorduk; bugün küçülürken cari açık veriyoruz. 70 sente muhtaç hâldeyiz. Bugün cari açık rakamı açıklandı. 33 milyar dolar yıllık cari açığımız var. Cari açık birike birike ne oluyor? Dış borç oluyor. Bugün 420 milyar dolar dış borcumuz var. Dünyanın millî gelirine göre en yüksek borcu olan ilk 5 ülkeden biriyiz. Arkadaşlar, bu, büyük bir risktir. Üstelik biz bu cari açığı ve birikmiş dış borcu, anapara ve faiz ödemelerini nereden karşılayacaktık? Merkez Bankası rezervlerinden. O rezerve güveniyorduk değil mi? En azından kısa vadeli dış borçlarımız kadar bizim net rezervimiz olması gerekiyordu, daha fazlası tercih edilir. Bu 180 milyar dolar demek. Peki, Merkez Bankası kasasında ne var arkadaşlar? Günlük değişebilir eksi 60 milyar dolara yakın net olarak Merkez Bankasının içi boşaltılmış durumda. Bu ne demek? Bu şu demek: Dış ödemeler krizinin eşiğinde bekliyoruz demek arkadaşlar, çok tehlikeli bir durumla bu ülke karşı karşıya demek.
BU BANKALARIN BATMASI DEMEKTİR
Bu ülkedeki üçüncü büyük risk bankacılık sektörüdür. Bakın, geçen yıl itibarıyla 2,6 katrilyon bizim kredi hacmimiz var. Bu seneye geldiğimizde ne olmuş? 3,6 katrilyon, yüzde 40 artmış, bu krize rağmen yüzde 40 artmış. Niye? Çünkü Erdoğan ve damadı dediler ki: “Verin krediyi ülke büyüsün, iyi görünelim.” Ya arkadaşlar, bu kadar basit olsa bütün dünya bunu yapar. Verin krediyi, ne oldu? Gitti vatandaş cep telefonu aldı, gitti vatandaş araba aldı, gitti vatandaş konut aldı. Ne patladı? Enflasyon ile cari açık. O neyi patlattı? Faiz ile kuru patlattı değil mi?
Bugün geldiğimiz noktada Merkez Bankası boşaltılmış durumda. Bankacılık sektörü üstelik aktif rasyosuyla bu bankalara döve döve bu kredileri verdiniz. Hangi faizden özellikle kamu bankaları kullandırdıkları kredileri? Yüzde 7, yüzde 8. Bugün faiz ne? Yüzde 15 Merkez Bankası faizi var, kredide yüzde 20. Yarın ne olacak? Yüzde 30 olacak. Yüzde 8’le kamu bankasından borç alıp yarın götürüp kamu bankasına aynı parayı yüzde 30 mevduatla vereceksiniz, bu bankaların batması demektir, batması demektir. “Bankalar batsın ne olacak canım, çoğu yabancı.” öyle bir şey yok çoğu kamu bankaları bunların. Bugün bankacılıktaki batık kredi oranına ne diyorsunuz? 4,5. Her şey sahte olduğu gibi bu da sahte. Minimum en iyi hesaplamayla yüzde 15. 3,6 katrilyon var, 150 milyar batık var diyorsunuz, değil; en az 500, 600 milyar lira batık var. 70, 80 milyar dolar. Yarın bu kriz devam ederse bu yüzde 20 çıkacak, olacak 100 milyar dolar. “Bankalar batsın bize ne.” mi diyeceksiniz? Diyemezsiniz o bankaları kurtaracaksınız bunu hepimiz…
100 MİLYAR DOLAR YÜK GELECEK
Biz sizin yapınızı biliyoruz. Üstelik bankacılık sektörü bu ekonominin kalbidir. 100 milyar dolar ne olacak? İstanbul yaklaşımı, Anadolu yaklaşımı, Eskişehir yaklaşımı bir şekilde vatandaşa yaklaşacaksınız. Hazine bu kredileri üzerine almak durumunda kalacak zaten batık kredilerin çoğu KGF garantisi, KGF’ye 25 milyar koyup 250 milyar garanti veriyorsunuz. Neymiş? Yüzde 5’i batar. Ya batacak kredilerin hepsi KGF içerisinde zaten. Eğer önlemleri almazsanız 100 milyar dolar yük gelecek.
ENFLASYON ORANI
Arkadaşlar, dördüncü büyük risk ekonomideki istatistiklerdeki sahteciliktir. Enflasyona yüzde 14,3 diyorsunuz, değil arkadaşlar, AK PARTİ milletvekilleri değil. Bakın, bizi kandırmaya çalışırken sizi kandırıyorlar. Düşünün ki siz doktorsunuz hastaya tedavi uygulayacaksınız, şekerini ölçüyorsunuz 280 çıkıyor size 120 diyorlar; tansiyonu ölçüyorsunuz 18 çıkıyor size 11 diyorlar siz buna doğru tedaviyi uygulayabilir misiniz? Aldatılmanıza izin vermeyin rica ederim. Düşünün işsizlik -Allah aşkına telefonunuza gelen mesajlara bakın, etrafınıza bir bakın- 12,7 mi bu ülkede? Şu an işsizlik yüzde 30 üstelik işten çıkarmak yasak.
BÜYÜME ORANLARI
Değerli arkadaşlar, “6,7 büyüme var.” diyorlar. Ya Allah’ınızdan korkun 203 milyar dolardan 197 milyar dolara düştü “6,7 büyüme var.” dediğiniz dönemde. Üstelik “Bankalar da büyüdü.” diyorsunuz. Bankaların batık kredilerini BDDK yüzdürürse büyümüş görünür elbette, kimi aldatıyorsunuz? Ama bir şeyi kandıramıyorsunuz, iktisadi oyuncular, özellikle yabancılar kanmıyor buna.
Faiziniz yüzde 15 -çok daha yükselecek- kurunuzu 7,80’de tutamıyorsunuz üstelik Adalet Bakanını yanında gezdirirken tutamıyor. Merkez Bankası Başkanı ile yeni Maliye Bakanının çabası var ama tutacağını hiç sanmıyorum çünkü yapısal bir bozukluğunuz var.
PANDEMİ İLE MÜCADELE
Bütün bu riskleri çarpan etkisiyle artıran bir pandemiyle, bir bulaşıcı hastalık belasıyla mücadele ediyoruz arkadaşlar. Allah aşkına doğruları söyleyin, doğrudan kimseye zarar gelmez. Bakın, vaka sayısını günde 500 bin artırdınız. Bu yakışıyor mu Türkiye Cumhuriyeti devletine? Aşı alacağız aşı nerede belli değil, parası nerede belli değil. Bütün ülkeler siparişini vermiş, boynumuzu büktük aşı bekliyoruz; hastamız var, yaşlımız var yapmayın, etmeyin.
BİZİ KENDİ KIYILARIMIZA GÖMMEYE ÇALIŞIYORLAR
Değerli arkadaşlar, bu ülkenin önündeki altıncı büyük risk yaptırım riskidir, bütün kalbimle söylüyorum. Türkiye Cumhuriyeti Doğu Akdeniz’de haklı, haklı. Bizi kendi kıyılarımıza gömmeye çalışıyorlar, İzmir kıyılarında balık tutamaz hâle getirmeye çalışıyorlar. Biz burada çok haklıyız ama siz çok kötü bir dış politika götürdüğünüz için -sizin dış politikanızda ne yazık ki liderinizin mal varlığıyla tehdit edildiğimiz için- vatan toprakları, mavi vatan tehlikeye giremez arkadaşlar, girmemeli, rica ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Bugün bize “CAATSA yaptırımları.” diyorlar. Biz ulusal bağımsızlığı olan bir ülkeyiz, tercih hakkımız var. Bize satmadılar, S-400’ü almak zorunda kaldık ama böylesine berbat bir ilişkide, böylesine inanılmaz, güvenilmez bir ülke hâline geldik ki haklılığımızı paylaşamaz hâle geldik.
DEMOKRASİ VE ADALET OLMADAN ÇÖZÜM OLMAZ
Değerli arkadaşlar, bir dakika içinde çözümü anlatayım: Demokrasi ve adalet olmadan bu ülkede çözüm yok; ne ekonomisinde ne de dış politikasında. Demokrasi ve adaletin sizin için bedeli varsa onu ödemek zorundasınız. 2 kişi çıktı -kendileriyle benim hiçbir ilgim yok- size şunu söyledi aslında, Bülent Arınç ve Mehmet İhsan Arslan: “Şu an konkordatodayız, eğer önlem almazsak iflas edeceğiz.” dediler partinizden uzaklaştırdınız. Ben ikisine de kefalet vermiyorum, sadece sözleri itibarıyla değerlendiriyorum.
Bakmadan Geçme





