NESLİHAN HANCIOĞLU (Samsun) -Çarşamba Ovasına kurulan biokütle enerji santrali için Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) tarafından araştırma önergesi verildi. Verilen araştırma önergesinde, günde 1.500 ton su kullanan santral projesi için neden ÇED raporu istenmediğine dikkat çekildi. Verilen önerge hakkında mecliste flaş açıklamalar yapan CHP Samsun Milletvekili Neslihan Hancıoğlu şu bilgilendirmelerde bulundu;
ÇED raporu gerekli değildir!
Araştırma önergemizin konusu rant uğruna katledilmek istenen Çarşamba Ovamızdır. Bu değerli ovamızın tam kalbine kanunsuzca, hukuksuzca ve vicdansızca bir biokütle enerji santrali kurulmuştur. Bu santral kurulurken her şey oldubittiye getirilmiştir. Bu oldubittilerin en somut ve en güncel örneği ise tarımsal sit alanı statüsündeki bir ovanın ortasına enerji santrali kurulurken bu santral için “ÇED raporu gerekli değildir.” diye bir karar alınmasıdır. İşte bu karar şimdi yargıda. Düşünebiliyor musunuz, santral günde 1.500 ton yer altı suyu kullanacak, yakma işleminden artakalan sıvı atıklar dereye deşarj edilecek, ovanın suyu, toprağı, havası kirlenecek ama burası için ÇED gerekli olmayacak. Bunu asla kabul etmiyoruz, zaten bilim de kabul etmedi. “ÇED raporu gerekli değildir.” kararının iptali istemiyle açılan davada görevlendirilen bilirkişi heyeti ÇED raporunun bu tesis için zorunluluk olduğuna hükmettiler. Şimdi bu bilirkişi raporu doğrultusunda mahkemenin vereceği kararı bekliyoruz.
28 bin çiftçi ailesini barındıran, tarımsal sit alanı statüsündeki bir ovadan ve o ovayı katletmekte olan bir santralden söz ediyoruz. Bu santral günde 1.500 ton yer altı suyu kullanıyor ve atık suyunu proje tanıtım dosyasında olmamasına rağmen taahhütlerini yerine getirmeyip Apdal Deresi’ne boşaltıyor. Ovada halk sağlığı bakımından, su kaynakları bakımından, tarımsal açıdan son derece olumsuz ve geri dönüşü imkânsız etkiler oluşturmaya başladı.
Hepinizin bildiği gibi, iklim değişikliği beraberinde kuraklığı getiriyor!
Bakın, elimdeki bu harita Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünün SPI metoduyla hazırladığı yıllık meteorolojik kuraklık haritası. Olağanüstü kuraklık olan bölgeler siyah gösterilmiş. Burada gördüğünüz gibi Çarşamba Ovası simsiyah. İşte bu kuraklık, Çarşamba Ovamızın yeraltı su kaynaklarının ne kadar olumsuz yönde etkilendiğini göstermekte. Birkaç yıl öncesine kadar bu ovamızda sulama yapmak için 3-5 metrede sondaj yapan çiftçilerimiz, bugün artık 10-15 metre derinlikte su bulabildiklerini söylüyorlar. 5 metreden çıkarılan su ile 15 metreden çıkarılan suyun maliyeti arasında dağlar kadar fark var. Yani Çarşamba Ovası’nda tarımsal sulamada kullanılan enerjinin mali yükü daha bugünden can yakmaya başladı. Elektrikle Samsun’da birilerinin cebi doldurulurken çiftçimizin cebi boşaltılıyor.
Su kaynakları kuruduktan, dereler kirlendikten sonra ne olacak?
Görülen o ki bir ovanın katledilmesi karşılığında birileri zengin edilmek istenmiş. Bürokrasisinden yerel yönetimine kadar herkes bu suça, bu günaha ortak edilmiştir. Ova zehirlendikten, su kaynakları kuruduktan, dereler kirlendikten sonra ne olacak? Çarşamba Ovamızın, ekmeğimizin, aşımızın, suyumuzun, toprağımızın yok edilişini biz evlatlarımıza nasıl izah edeceğiz?
Santral sahipleri yılda 28 milyon dolar kazanacak
Santral sahipleri yılda 28 milyon dolar kazanacak ama bunun karşılığında ovadaki tarım bitecek, suyumuz kirlenecek. Şu anda Türkiye’nin enerji üretim kapasitesinin yarısı atıl durumda. Bir ovanın ortasında günde 630 ton orman ürünü ya da lastik, çöp yakarak üretilecek bir elektriğe ülkemizin ihtiyacı yok. Meclis araştırma önergemizi işte bu saiklerle verdik. Milletin Meclisinde bir araştırma komisyonu kurulsun, Çarşamba Ovası’nın maruz kaldığı kirlenme ve tarımsal niteliğini kaybetme riski bütün boyutlarıyla incelensin, alınması gereken önlemler belirlensin istiyoruz.
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEDRİ YAŞAR (Samsun) – Tabii, Çarşamba Ovası sıradan bir ova değil, Türkiye’deki 10 tane büyük ovadan biri yani Çarşamba Ovası, Bafra Ovası, Terme Ovası, Türkiye’deki sebze üretiminin yaklaşık yüzde 20’sini üretiyor.
Türkiye’deki fasulye üretiminin yüzde 76’sı burada yapılıyor
Şimdi, biz, kesinlikle bu enerji tesislerine karşı değiliz ama tarımsal araziler üzerine bırakın enerji tesislerinin kurulmasını, konut yapılmasına bile biz karşıyız. Yani bugün, hepimiz biliyoruz ki ekilebilir alanlar gittikçe daralıyor. Bu bölgede neler oluyor ben size söyleyeyim: Bakın, Türkiye’deki fasulye üretiminin yüzde 76’sı burada yapılıyor; çeltik, soya, tütün üretiminde de Çarşamba Ovası yine Türkiye’de ilk 5’in içerisinde. Şimdi, bununla beraber yine fındık üretiminde de Çarşamba Ovası ciddi oranda üretim yapıyor.
Ben buradan size 2 tane resim göstermek istiyorum. Şimdi, burada 2 tane resim var -Başkanım, sen diyordun ya, bak, yakından bakın- burası, biraz önce hanımefendinin bahsettiği Apdal Deresi. Bakın, bu köprü, bu da mevcut hâli. Derenin santral devreye girmeden önceki hâli bu. Şimdi, bu da -bakın aynı köprüden fark edebilirsiniz- üretime girdiği andan sonraki resim. Şimdi bu ne oldu? Bacadan çıkan o uçucu küller, biz o anda görmüyoruz ama bu su tahliyesi, biliyorsunuz, bu tür santrallerin çoğu yeraltı suyunu kullanıyor.
Yeraltı suyunu kullandığına göre yeraltı suyunu kullanıp tekrar dereye şarj ediyor. Şarj ettiği deredeki manzara bu. Şimdi bunu tekrar gösteriyorum, bakın, bu önceki hâli. Dereye su şarj edilmeden önceki hâli bu, dereye su şarj edildiği andan itibaren ki hâli de bu. Yani bunu normal şartlar altında hiçbirimizin kabul etmemesi lazım. Yoksa Türkiye’nin tabii ki enerji üretimine ihtiyacı var. Türkiye gerçekten ciddi oranda enerjiye bir bedel ödüyor. Şimdi bununla da bitmiyor, aynı zamanda Samsun’un su havzası var. Orada, hemen yakınında başka bir barajımız var, Gökçeçakmak Barajı; bu da Samsun’a su sağlayan önemli barajlardan biri. Burada milletvekillerimiz var, onlar da bilir.
Bu uçucu küller zamanla arazinin üzerinde, barajların üzerinde gördüğünüz gibi bu tür tabaka oluşturuyor. Yani bunları kaybettiğimiz takdirde tekrar geri kazanma şansımız yok. Bugün tarım sektörünün savunma sektörü kadar stratejik olduğunu bu kürsüye çıkan bütün arkadaşlarımız söylüyor.
Hepimiz biliyoruz ki 1 santim kalınlığındaki toprağın oluşma süresi yaklaşık 300-400 yıl sürüyor. Ama bu santral çalışmaya başlasın inanın bir iki yıl sonra göreceksiniz ki oradaki ürünlerin üzerinde bu uçucu küller bol miktarda olacak. Yani bu sadece Çarşamba’yı değil Terme Ovası’nı da tehdit ediyor. Bunun devamında Salıpazarı ve Tekkeköy ilçeleri var, buralar Türkiye’nin sebze ambarı. Dolayısıyla bu tür tesislerin burada faaliyet göstermemesi lazım. Şöyle söyleyeyim: Neticede tarımsal ürünleri yakarak enerji elde ediyorlar. Bunlar taşınabilir. Mesela, bizim Kavak ilçemizde ekilebilir veya dikilebilir alan olmayan bölgelerde bu santralleri kurup yine bu bitkisel artıkları buraya taşımak marifetiyle bu enerjiyi üretebiliriz. Onun için ben tekrar dikkatinizi çekiyorum, bu resimleri oy verirken tekrar hatırlayın diyorum. Türkiye’nin burada yapılacak 9-10 megavata bence ihtiyacı yok. Aynı megavat enerjiyi üreten santrali bir başka yerde kurabilir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.