Gündem

CHP'li Fethi Açıkel, ''İlaç ve Tıbbi Cihaz Sektöründe Kriz'' başlıklı politika notu hazırladı

CHP’DEN POLİTİKA NOTU: SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM DEĞİL, YIKIM YAŞANIYOR 
AKP SAĞLIĞA ZARARLIDIR: İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ SEKTÖRÜNDE KRİZ 
EKONOMİDEKİ KÖTÜ YÖNETİM, İLAÇ KRİZİNİ DERİNLEŞTİRİYOR 
TÜRKİYE, YANLIŞ YATIRIMLAR YÜZÜNDEN TIBBİ CİHAZ ÇÖPLÜĞÜNE DÖNDÜ

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Fethi Açıkel’in başkanlığındaki CHP Arge – Bilim, Yönetim Kültür Platformu tarafından “AKP Sağlığa Zararlıdır: İlaç ve Tıbbi Cihaz Sektöründe Kriz” başlıklı politika notu hazırlandı. AKP iktidarının sağlıkta dönüşüm olarak sunulan projelerinin özellikle ilaç ve tıbbi cihaz sektöründe yıkım yarattığının vurgulandığı politika notunda, yerli ilaç sektörüne destek verilmemesinin ve ithal ilaç harcamalarının son 10 yılda %7,3 arttığının altı çizildi. Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesinin sağlık alanına yansımalarına da değinilen notta, bu konuyla ilgili olarak, yükselen dolar kuru nedeniyle tıbbı cihaz ve malzemelerin temininin yapılamadığı, ameliyat ve rutin tedavi süreçlerinde büyük sıkıntıların yaşandığı tespitlerine yer verildi.

Politika Notunda, AKP’nin sağlık alanını sektör mantığıyla ele aldığı ve diğer alanlarda olduğu gibi bu alanı da rant sağlama aracı olarak gördüğü için bu yıkımın AKP tarafından onarılamayacağı vurgulanırken, vatandaşlarımızın nitelikli ve ucuz ilaç, tıbbi malzeme ve cihazlara erişebilmesi için yerli tıbbi cihaz, malzeme ve ilaç sektörlerini geliştirilmesi gerektiğini belirtildi. CHP’nin konuyla ilgili somut çözüm önerilerine yer verilen politika notu, başta Milletvekilleri, Parti Meclisi üyeleri olmak üzere tüm CHP Örgütüne dağıtılarak parti söylemi olarak kullanılması sağlanacak.
CHP Genel Başkan Yardımcısı, İstanbul Milletvekili Prof. Dr. Fethi Açıkel Demeç: “AKP iktidarının kendisine en çok güvendiği alan olan sağlık alanının 16 yıl sonunda iflas ettiğini görmekteyiz. Türk lirasının dolar karşısında değer kaybetmesi, bu çöküşün daha net bir şekilde görülmesini hızlandırmış oldu. Sosyal bir devletin asli görevlerinden olan sağlık hizmetinin, sektörleştirilmesi ve ticari bir alan olarak görülmeye başlanması bugünkü sorunların temelini oluşturmaktadır. AKP, rantiye düzenini sağlık alanında da işlettiği için bugün sağlık hizmetinin her aşamasında büyük krizler yaşanıyor. En küçük tıbbı cihaz ve malzemelerin dahi temin edilemediği bir dönemi yaşıyoruz. Bununla birlikte, yanlış ve artniyetli planlamalar nedeniyle kaynakların atıl bir şekilde kullanıldığı ve Türkiye’nin tıbbi cihaz çöplüğüne dönüştüğünü görmekteyiz. İlaç ve tıbbi cihaz sektörünü tamamen yurtdışından ithalata bağımlı bir hale dönüştürenlerin bu sorunu çözmesi mümkün değildir. Cumhuriyet Halk Partisi, vatandaşlarımızın nitelikli ve ucuz ilaç, tıbbi malzeme ve cihazlara erişebilmesi için yerli tıbbi cihaz, malzeme ve ilaç sektörlerini geliştirecektir. Gereksiz cihaz alımlarının ve israfın önüne geçebilmek için sağlık kurumlarına giren cihaz ve malzemeler kontrollü bir planlama ve yönetim sürecine tabi tutulacaktır.” 

Politika Notundan Bazı Veriler ve Çözüm Önerileri Şöyle:

İthal İlaç Harcamaları son 10 yılda %7,3 arttı
2002’de Türkiye pazarında yerli ilaçların değersel büyüklüğü %66’lık bir pay tutarken, bu oran 2016’da %42’ye kadar gerilemiştir.
2003-2013 yılları arasında dünyada yapılan toplam ilaç AR-GE yatırımlarının yalnızca %0,01’i ülkemizde gerçekleşmiştir.
İlaç kriziyle birlikte ülkeye ruhsatsız ilaçların girişi artmıştır. 2005’ten 2014’e ele geçirilen sahte ilaçların sayısında %400 artış görülmüştür. Yalnızca 2016’da 1 milyondan fazla sahte ve kaçak ilaç ele geçirilmiştir.
Yerli üretime son verilmesi nedeniyle, aşılar için bütçeden ayrılan pay her yıl katlanmaktadır. Sağlık Bakanlığı bütçesinde aşılar için ayrılan miktar 2002 yılında 26 milyon TL iken, 2018 yılında 893 milyon TL’ye çıkmıştır. 

2016’da toplam büyüklüğü 2,3 milyar dolar olan Türkiye’deki tıbbi cihaz ve malzeme pazarının %85’ini ithal ürünler oluşturmaktadır.
2018 itibariyle üniversite hastanelerinin 6 milyar TL, Sağlık Bakanlığı’na bağlı kamu hastanelerinin ise 11 milyar TL borcu bulunmaktadır.

SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM DEĞİL, YIKIM

AKP iktidarı, 2003 yılından itibaren “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında yaptığı değişikliklerle sağlık sistemimizde önemli tahribatlara neden olmuştur. AKP sağlığı hak temelli bir kamu hizmeti olmaktan çıkarıp, kar amaçlı bir sektör olarak görmeye başlamıştır. Bu anlayış sağlık sistemimizi ticarileştirmiş, vatandaşların “parası kadar sağlık hizmeti” alabileceği bir düzen kurmuştur. Plansız ve denetimsiz ekonomi ve sağlık politikaları sonucunda ülkemizde sağlık hizmetleri bir rant aracı haline gelmiştir.

İLAÇ, TIBBİ CİHAZ VE MALZEME SEKTÖRLERİ KRİZDE

AKP’nin yanlış sağlık ve ekonomi politikaları sonucunda sağlıkta kriz özellikle ilaç, tıbbi cihaz ve malzeme sektörlerinde çok ciddi boyutlara ulaşmıştır. AKP, 16 yıldır yerli ilaç ve tıbbi cihaz üreticilerinin güçlenmesi için gereken önlemleri almamış, bu sektörleri dışa bağımlı hale getirerek kırılganlığını artırmıştır. AKP’nin vatandaşları ve sağlık kurumlarını içine sürüklediği kriz, hastaların ihtiyaç duyduğu teşhis ve tedavi hizmetlerine erişmelerini zorlaştırmıştır. Artan döviz kurları yüzünden hayati öneme sahip ilaçların temininde güçlükler ortaya çıkmıştır. Borç içindeki kamu sağlık kurumlarında ameliyat eldiveni ve solunum devresi gibi en basit tıbbi malzemeler bile hastalardan istenmiş, tasarruf gerekçesiyle kritik işlemler gerçekleştirilmemiştir. AKP’nin rant kaygısı güden sağlık ve ekonomi politikaları halkımızın sağlığını tehdit etmektedir.

İLAÇ SEKTÖRÜ DIŞA BAĞIMLI

AKP, Türkiye’de ilaç sektörünü ithalata dayalı ve dışa bağımlı hale getirmiştir. Son 15 yılda ithal ilaç – yerli ilaç dengesi ithal ilaçlar lehine bozulmuştur. Ülkemizde tüketilen 100 kutu ilaçtan 26’sı ithal, 74’ü ise yerli ilaçtır. Ancak yerli ilaçların değeri yabancı ilaçlara kıyasla oldukça düşüktür. 2002’de Türkiye pazarında yerli ilaçların değersel büyüklüğü %66’lık bir pay tutarken, bu oran 2016’da %42’ye kadar gerilemiştir. Her ne kadar değer bazında yerli ilaçların payı %426 düzeyinde olsa da ülkemizde ilaç sektöründe gerçek anlamda yerli üretim yüzde 10’un dahi altındadır. Bunun sebebi, yerli ilaçların %80’i için kullanılan hammaddelerin ithal olmasıdır. Ülkemiz ilaç sektörde ihracatın ithalatı karşılama oranı da ancak %18 düzeyindedir.

REFERANS İLAÇLARI ÜRETEMİYORUZ

İlaç sektörü dünyada AR-GE’ye yapılan yatırımların ve inovasyon düzeyinin en yüksek olduğu sektörlerden biridir. 2014 yılında AR-GE alanında lider olan 10 şirketin beşi ilaç şirketleridir. 2015 yılına kadar dünyada ilaç sektörüne yapılan AR-GE harcamaları 1,1 trilyon dolarken, yalnızca 2015-2020 arasında yapılacak AR-GE harcamalarının 900 milyar dolar olacağı öngörülmektedir. 2003-2013 yılları arasında dünyada yapılan toplam ilaç AR-GE yatırımlarının yalnızca %0,01’i ülkemizde gerçekleşmiştir. Bu oran Çin için %14, Hindistan için ise %11’dir. Bu durum, ülkemizin ilaç ve tıbbi cihazlar sektöründe sadece tüketici konumuna geldiğini ve yüksek teknoloji gerektiren, yenilikçi ilaç üretme konusundaki yetersizliğini gözler önüne sermektedir.

EKONOMİDEKİ KÖTÜ YÖNETİM, İLAÇ KRİZİNİ DERİNLEŞTİRİYOR

Ekonomik krizle birlikte TL aşırı değer kaybetmiş, Sağlık Bakanlığı ve ilaç firmaları arasında 2018 Şubat ayında sabitlenen döviz kuru ile piyasadaki kur arasındaki makas açılmıştır. Bu durum, ilaç firmalarının Türkiye’deki operasyonlarını küçültmelerine neden olmuştur. Bir başka deyişle, TL’nin değer kaybetmesi, ilaç sektöründe derin bir krizin doğmasına neden olmuştur. AKP, kamu ilaç politikalarını sadece maliyet düşürmeye dayalı bir anlayışla yönetmektedir. Oysa sorumlu bir iktidarın ilaç politikalarındaki temel amacı piyasayı vatandaşların çıkarları doğrultusunda etkin ve doğru bir şekilde düzenlemek olmalıdır. AKP’nin yanlış politikaları, hastalara ilaca erişiminde büyük zorluklar yaşatmaktadır. Tansiyon, şeker, kanser gibi hastalıklar için hayati önemi olan ilaçlar piyasada bulunamamakta, grip aşısı, ağrı kesici gibi daha geniş kesimler tarafından kullanılan diğer ilaç ve aşılar ise eczanelere sınırlı sayıda gönderilmektedir.

TIBBİ CİHAZ VE MALZEMELER VE DÖVİZDEKİ DALGALANMALAR HALKIN SAĞLIĞINI TEHLİKEYE ATIYOR

AKP iktidarında döviz kuru yaklaşık 6 kat artmıştır. Buna rağmen SGK geri ödeme fiyatlarında aynı oranda artış sağlanmamıştır. Bu durum, sağlık kurumlarını tasarruf için insan sağlığını tehlikeye atan kısıtlamalara gitmeye zorlamaktadır. Tıbbi cihaz ve malzemelerin faturalarını ödeyemedikleri için borç içinde kıvranan kamu ve üniversite hastanelerinde, tedavi için gerekli malzemelere erişim zorlaşmakta, hasta güvenliği açısından sakıncalı durumlar ortaya çıkmaktadır.
2018 yılının Eylül ayında bir İl Sağlık Müdürlüğümüz hastanelere “aciliyet arz eden vakalar hariç kalp kapak ve kalp pili ameliyatı yapmamaları” için talimat göndermiştir. Bir hastanemizde ise başhekimlik genel cerrahi bölümünden “hayati önemi olan malzemeler dışındaki malzemelerin alımının bir süreliğine ertelenmesi” istemiştir. Yine bir üniversite hastanemizde, birimlere belirli hayati işlemler için hasta yönlendirilmemesi istenmiştir. Türkiye’nin en kapsamlı tıp fakültesi hastanesi, ellerinde gerekli malzemenin bulunmamasını sebebiyle acil durumdaki bazı hastalarını başka merkezlere yönlendirmiştir.
Türkiye’nin en büyük üniversite hastaneleri hayati önem taşıyan acil işlemleri gerçekleştiremez haldedir. Döviz artışları nedeniyle hastaneler en basit sarf malzemelerini bile karşılayamamaktadır. Ameliyatlarının yapılabilmesi için çaresiz kalan hastalara, gerekli malzeme veya cihazın bedelini ya da aradaki farkı ödetmek sıradan bir uygulama haline gelmiştir. Buna ek olarak, yüksek maliyetler, tek kullanımlık tıbbi malzemelerin de defalarca kullanılmasını yaygın bir uygulama haline getirmiştir. Bu durum enfeksiyon riskini artırarak halk sağlığını tehdit etmektedir.

YANLIŞ YATIRIMLAR YÜZÜNDEN TIBBİ CİHAZ ÇÖPLÜĞÜNE DÖNDÜK

Tıbbi cihazlara talebin artmasıyla birlikte ülkemiz niteliksiz tıbbi cihaz çöplüğüne dönme tehlikesiyle de karşı karşıya gelmiştir. Hastanelerimizin büyük bir borç yükü altında olması ve TL’deki aşırı değer kaybı, ülkemize ucuz ve kalitesiz tıbbi cihazların girişinin önünü açmıştır. Bazı ülkelerde satış izni bile alamayan cihazlar, yetersiz kalite değerlendirme sistemi yüzünden ülkemize rahatlıkla girebilmektedir.

CHP NE DİYOR?

ULUSAL STRATEJİMİZ: TIBBİ CİHAZ, MALZEME VE İLAÇ SEKTÖRLERİNE YATIRIM
Cumhuriyet Halk Partisi, vatandaşlarımızın nitelikli ve ucuz ilaç, tıbbi malzeme ve cihazlara erişebilmesi için yerli tıbbi cihaz, malzeme ve ilaç sektörlerini geliştirecektir. CHP, sağlık alanında ortaya koyacağı AR-GE teşvik uygulamaları ve vereceği desteklerle bu alanlarda firmalarımızın rekabet gücünü artıracak ve ülkemizin sağlık teknolojilerinde dışa bağımlılığını azaltacaktır. Aşı araştırma ve üretimi için kapatılan kamu kurumları, insan kaynakları ve altyapıları güçlendirilerek yeniden açılacaktır.

NİTELİKLİ İNSAN KAYNAĞI OLUŞTURULACAK

Ulusal ilaç sektörünün geliştirilebilmesi amacıyla, Eczacılık Fakülteleri’nde verilen eğitim, AR-GE çalışmalarını ve üniversite-sanayi işbirliğini merkeze alacak şekilde, yeniden yapılandırılacaktır. Kimya, biyoloji, matematik ve fizik gibi temel bilimlerde nitelikli insan kaynağına sahip olmak, ilaç, tıbbi cihaz ve malzeme sektörlerindeki araştırma ve uygulama faaliyetleri için büyük önem taşımaktadır.

İLACA SORUNSUZ ERİŞİM VE ETKİN DENETLEME

CHP, sağlık hizmetlerinin ücretsiz ve hak temelli olarak sunulması ilkesini benimsemektedir. Sağlık hizmetlerindeki tüm katkı payı, ilave ücret gibi ödemeler kaldırılacak, tüm yurttaşlarımızın ilaç ve teşhis hizmetlerine eşit erişimi sağlanacaktır. CHP, ilaçlara erişimin önündeki engelleri kaldıracaktır. Bu doğrultuda yaygın kullanılmayan ilaçlar tek elden ithal edilerek ihtiyaç sahiplerine ulaştırılacaktır. Eşdeğer ilaçların değerlendirmesini yapacak laboratuvarlar kurulacak, halkın eşdeğer ilaçlara dair çekinceleri ortadan kaldırılacaktır. Cihazların ve ilaçların denetimleri artırılarak, karaborsa ve sahte ilaçların ülkemize girişi engellenecektir.

TIBBİ CİHAZ İSRAFINA VE RANTA SON VERİLECEK

Gereksiz cihaz alımlarının ve israfın önüne geçebilmek için sağlık kurumlarına giren cihaz ve malzemeler kontrollü bir planlama ve yönetim sürecine tabi tutulacaktır. Cihazların kalitesinin denetimi için gerekli sertifikasyon süreçleri hızla oluşturulacak, ülkemizin kaynaklarının ihtiyaç dışı ve niteliksiz cihazlara harcanmasına engel olunacaktır.