Talip Geylan: Öğretmenler Eğitimin Taşıyıcı Kolonudur

Kamupersoneli.net olarak Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Kamupersoneli.net olarak Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan ile bir röportaj gerçekleştirdik.

Röportajımızda kurucumuz Serhat Karaman ve sitemiz yazarlarından eğitimci yazar Rıza Ceylan, Talip Geylan'a gündeme ilişkin sorular sordu.

Sorularımıza samimiyetle cevap veren Talip Geylan'ın açıklamalarına ilişkin yazı dizimizin ikincisini okuyucularımızla paylaşıyoruz.

Soru 1: Sendikanızın öğretmen formasyon alımına bakışı nedir? Başka branşlardan olan kişilerin formasyon alarak öğretmen olmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Onun ceremesini Türkiye çok çekti. Ben bir öğretmen çocuğuyum. Öğretmenler açısından eğitime üç büyük darbe vuruldu. Birincisi 78 veya 79 yıllarıydı, tam hatırlamıyorum 45 günlük kurslarla öğretmen yetiştirildi. Birinci darbe buydu. İkinci darbe ise doksanlı yılların başıydı sanırım, “hiçbir şey olamazsam öğretmen olurum” anlayışı vardı ya, Ziraat Fakültesi mezunlarını bile öğretmen yaptık. Üçüncü darbe ise 4+4+4 sistemi ile vuruldu. Biz o zaman bağırdık. Dedik ki; bu sistem yanlış bir sistem, hatta burada beşte bir sınıf öğretmeni norm fazlası çıkacak dedik. Bakan bizi tahkir etti, “Öyle bir şey yok, yalan söylüyorlar” dedi ama 42 bin 500 sınıf öğretmenini norm fazlası yaptık. Öğretmen eğitimin taşıyıcı kolonudur. Her şey bir tarafa bu bir tarafa. Öğretmen yoksa eğitim yoktur. Yok yol yaptık, köprü yaptık, sınıf yaptık, derslik yaptık bunların hepsi hikaye. Yok FATİH projesi, yok tablet dağıtımı… Taşıyıcı olan öğretmendir. Öğretmen yetiştirme temel meselemiz, temel kaygımız olmalıdır. Öğretmen Eğitim Fakültesinde yetiştirilir. Zaten bizim şu an 400 bin civarında fakülte mezunu öğretmenimiz var atama bekleyen.

Soru 2: 2017 KPSS puanıyla ek öğretmen ataması talebi var. Sadece 20 bin öğretmen ataması yapıldı. Bu konudaki girişimleriniz nelerdir?

Biliyorsunuz AK Parti yetkilileri şuna vurgu yaparlar, özellikle İsmet Yılmaz bunu çok dile getirirdi; “Şu an bilmem kaç yüz bin öğretmen çalışıyor, bunun 500 binini biz atadık”. Ama bu sene AK Parti iktidarının en az atama yaptığı yıldır. Daha önce en az 35 binden aşağı atama yapılmıyordu, bu sene sadece 20 bin. Bu çok yetersiz bir atama. Biz geçen sene 2017 – 2018 Eğitim Öğretim Yılında tüm Valiliklere yazı yazarak ‘ilinizdeki görevlendirilmiş olan ücretli öğretmen sayısını’ bildirin demiştik.

Yaptığımız tespitlere göre 2017 - 2018 Eğitim Öğretim yılında Türkiye genelinde 63 bin 656 ücretli öğretmen çalıştırıldı. İstanbul gibi bir metropol şehrimizde bu sayı 7140’tı. Şimdi bu ne demektir? , 63 bin 656 noktada hemen, acil öğretmen ihtiyacı var demektir. Çünkü çocukların dersleri boş geçmesin diye tüm imkanlarını zorlamış İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerimiz ek ders ücreti karşılığında öğretmen görevlendirmiş oraya. Dolayısıyla biz Türk Eğitim Sen olarak en az 63 bin 656 öğretmen atamasının hemen yapılmasını talep ettik. 20 bin öğretmen atadık, şimdi bir de 5 bin civarında öğretmen için mülakat takvimi yayımlandı biliyorsunuz, ücretli öğretmen ataması yapılacak. Geriye kalıyor yaklaşık 40 bin açığımız. Emekli olanları kattığımız zaman bu sayı daha da artacak. Bunun için yeni eğitim dönemi başlamadan önce bu Ağustos ayı içinde en az 40 bin öğretmen ataması yapılması talebini ortaya koyduk ki, bu talepte ısrarcı olmamızın bir nedeni de 2017 KPSS’ye girip çok yüksek puanlar alan, 20 bin kontenjandan dolayı atanamayan kardeşlerimiz var. Onun için 2017 KPSS’de yüksek puan alıp atanamayan kardeşlerimizin dertlerine deva olması için 40 bin atama talebi ortaya koyduk, hala bu talebimizde de ısrarcıyız.

Milli Eğitim Bakanımıza hayırlı olsun ziyaretine gittiğimizde, sunduğumuz 26 başlıktan bir tanesi de buydu zaten. Hala takipçisiyiz, hala ümitliyiz. Çünkü şunu söylüyoruz biz; öğretmenden tasarruf olmaz. İsmet Yılmaz’ın kendi ifadesiydi ,“Bizim 126 bin öğretmen açığımız var” demişti. Derslik yaparsınız, fiziki imkanlar sağlarsınız, tablet dağıtırsınız, akıllı tahta kurarsınız ama öğretmeniniz yoksa bu yatırımlarınızın hepsi heba olmuş demektir. Öğretmendir eğitimin taşıyıcı kolonu. Onun için biz ,“ eğitimde tasarruf olmaz, öğretmen atamasında tasarruf olmaz” diyoruz. İnşallah eğitim öğretim dönemi başlamadan bir adım atılır.

Soru 3: Sözleşmeli öğretmenlerin eş durumu ve kadro talebi konusunda çalışmalarınız var mı?

Sözleşmeli öğretmenlerimizin eş durumu mağduriyeti gündemde. Bu bana göre eğitimin kanayan bir yarasıdır, sosyal bir yaradır. Şimdi bizim anayasamızın 41. Maddesi, yönetenlere bir yükümlülük yüklemiş. Aile birliğini sağlayacaksın, çocukların anne ve babası ile doğrudan ilişki kurmasını teminat altına alacaksın. Bu adil bir hükümdür. Şu anda sözleşmeli öğretmenlerimiz çakılı çalıştıkları için ne sağlık özründe, ne eş durumu özründe tayin isteyemiyorlar. Şu an çok ciddi sayıda, annesinden babasından ayrı veya eşinden ayrı aileler var. Milli Eğitim Bakanlığının ve hükümetin ,  bu konuda bir an önce adım atması gerekmektedir.

7 Ağustos’ta Milli Eğitim Bakanlığında özür grubu tayin başvuruları başlayacak. Sözleşmeli öğretmenlerimizin eş durumunu buna yetiştirsinler. Çok büyük dramlar yaşanıyor. Bu bir sosyal yaradır. Buna nasıl kulaklarını tıkıyorlar ben anlam veremiyorum. Bu vebal de , Allah ona selamet versin, İsmet Yılmaz’ındır. 2016 yılında KHK ile çıktı biliyorsunuz bu çakılı sözleşmeli öğretmenlik uygulaması. O zaman da bağırdık; “eşleri , çocukları ayırmayın, birleştirin” diye. Hatta İsmet Yılmaz, şöyle bir yaklaşım ortaya koymuştu, çok ta garipsemiştik biz, “biz aile birliğine karşı değiliz ama eşi öğretmenin yanına gitsin” demişti. Şimdi öğretmeni atadın sen Erzurum’un Hınıs ilçesine. Eşi de burada esnaf. Market işletiyor, ne yapacak buradaki marketi kapatıp Hınıs’a market mi açacak? Ya da Kırıkkale’de MKE’de mühendis olarak çalışıyor. Ne yapacak, MKE Genel Müdürü’nün yanına gidip , “efendim benim eşim Erzurum Hınıs’a atandı. Anayasamızın 41. Maddesi gereğince siz aile bütünlüğünü sağlamak zorundasınız, Makine Kimya olarak Hınıs’a fabrika açın bende orada çalışayım” mı diyecek? Böyle saçma bir yaklaşım olur mu? Maalesef bir önceki Bakanımızın böyle garip değerlendirmeleri vardı. Bu konu elzem bir konudur. Milli Eğitim Bakanlığı ve hükümet, bir an önce bu feryadı duymalı ve gerekli adımları atmalıdır.

Soru 4: Üniversitelerde çalışan idari personellerin tayin hakkı olmadığı için çok büyük sıkıntılar ve mağduriyetler yaşanıyor. Bu konuda herhangi bir çalışmanız var mı?

Bizim bu konuya yaklaşımımız belli zaten. Arkadaşlarımızın talepleri haklı ve biz de daha önce yaptığımız çalıştaylarda bu konuyu masaya yatırdık. Bu konuda YÖK’e de başvurumuz var. Bu arkadaşlarımıza da nakil hakkı tanınması için başvurumuz var. Takipçisiyiz, İnşallah mesafe katederiz.

Soru 5: Gerek üniversiteler olsun, gerek kamu kurum ve kuruluşları olsun, burada çalışan personeller için GYS ve Unvan Değişikliği Sınavlarının açılması konusunda bir çalışmanız var mı?

Artık Görevde Yükselme Sınavları YÖK tarafından merkezi yapılacak. Biz bunu olumlu bulduk. Çünkü, birçok üniversite uzun yıllardır Görevde Yükselme Sınavı yapmıyordu. Arkadaşlarımız işe başlıyor, eğitimini alıyor, mezun oluyor , ancak eğitim durumuna münasip bir kadro intibakı alamadığı için eğitimleri heba oluyordu. YÖK’ün bunu merkezi yapması, en azından bunun bir sisteme bağlanması açısından doğru bir yaklaşım. Biz bunu destekledik. YÖK yazılı sınav yapsın ancak , daha sonra üniversiteler mülakat uygulaması getirmesin. Çünkü mülakatın olduğu yerde hak hukuk olmaz. Tüm Görevde Yükselmeler merkezi sınavla yapılsın, üniversiteler de merkezi sınav sonuçlarına itibar etsin. Bu sınavlar ertelendi. Çünkü mevzuatta çok değişiklik oldu. Sürekli KHK yayımlanıyor, sürekli mevzuat değişiyor. Bu mevzuata uygun bir soru bankası, konu başlığı hazırlanması için bunlar ertelendi. Bu sınavların da bir an önce tarihlerinin belirlenerek üniversitelere duyurulmasını istiyoruz.

Soru 6: Sizlere gelen en büyük sitem, Sendika olarak neden öğretmen atamalarına yoğunlaştığınız? Üniversitelerde eğitim kurumlarında çalışan personeller de sizlerden destek bekliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

Aslında o bir algı. Maalesef gerçek değil. Türk Eğitim Sen; Milli Eğitim Bakanlığı, YÖK, ÖSYM, üniversiteler ve bağlı kuruluşlarına hitap eder. Sendikamız Hizmet kolundaki tüm konularda gayret ortaya koyan bir sendika. Bir de bazı meslek taassubuna binaen kurulmuş bazı sendikalar var. İsim vermeyim şimdi, sözleşmeli çalışan sendikası, üniversite çalışanları sendikası gibi. Meslek taassubuna kurulmuş sendikalar var, biraz da bunların yaptıkları ile oluşmuş bir algı var. Bakın biz her yıl en az bir kez sadece üniversite çalışanları hakkında bir etkinlik yaparız. Sempozyum yaparız, çalıştay yaparız, kongre yaparız. Bu çalışmalar sonucunda ortaya çıkan sonucu, hem kamuoyu ile hem üniversite çalışanları ile hem de ilgili kurum ve kuruluşlarla paylaşırız. Türk Eğitim Sen sadece öğretmenlerle ilgilendi diyorlar ya, aslında biz bugüne kadar sadece öğretmenlerle alakalı hiçbir çalışma yapmadık. Ama böyle bir algı oluşuyor. Hizmet kolundaki her bir çalışanın problemine vakıfız ve gayret ortaya koyuyoruz. Yapmış olduğumuz faaliyetlerimizi hedef kitlemize ulaştırma konusunda eksik kalıyor olabiliriz. İnşallah o noktada biraz daha gayret gösteririz.

Soru  7: PİCTES Öğretmenleri konusunda bir girişiminiz var mı?

PİCTES ile alakalı olarak bu arkadaşlarımızın çalışma ortamlarını ziyaret ettim. Bu arkadaşlarımızın gelecek kaygısından kurtarılması lazım. Milli Eğitim Bakanlığı, bir proje kapsamında bu kişileri ihdas etti. Proje 3 yıl sürecek. Ama 3 yıl sonrasının kaygısını taşıyan insanlar motive olamazlar. Milli Eğitim Bakanlığının bu kardeşlerimizin gelecek kaygısını giderecek bir düzenleme yapması lazım.

Soru 8: Öğretmenlerle ilgili olarak alan değişikliği, bir dönem uygulanan kariyer basamakları gibi uygulamalar için ne düşünüyorsunuz?

Alan değişikliği ile alakalı bizim tavrımız belli. Milli Eğitim Bakanlığına sunduğumuz o 26 başlıktan bir tanesi de buydu. Alan değişikliğini savunuyoruz. Alan değişikliği konusu bir tartışma konusu olmaktan çıkmalı artık. Milli Eğitim Bakanlığı bunu bir takvime bağlamalı ve diplomaya bağlı alan değişikliğini yapmalıdır. Bunun hepsini bir anda yapamayabilir ama, belli bir periyoda yayarak ortadan kaldırmalıdır.

Kariyer meselesine gelince; Öğretmenlik kariyer mesleğidir ve öğretmenlerin kariyer basamaklarını sınıflandırmak sınav ile olmaz. Öğretmenler artık bilsin bunu , “ben mesleğimde şu kadar yıl doldurduğumda uzman olacağım, şu kadar yıl doldurduğumda başöğretmen olacağım” desin.

Soru 9: Yetkili sendika siz olursanız, önümüzdeki yıl yapılacak toplu sözleşme görüşmelerinde memurlar için hangi sorunun çözüleceğini garanti ediyorsunuz? Neden Türkiye Kamu Sen yetkili sendika olmalıdır?

Türkiye Kamu Sen çalışanın yanında olduğu için yetkili sendi olmalıdır. En son yapılan toplu sözleşmede 0,5’e “biz bunu müzakere etmiyoruz” diyenler, iki saat sonra gidip imza attılar. Merkez Bankası yıl sonu enflasyon hedefini güncelledi. Sekiz küsürden 13,4’e çıkardı. 31 Aralık’ta göreceğiz, İnşallah görmeyiz de gidişat onu gösteriyor. Belki de ilk kez kamu çalışanları aldıkları maaştan fazla enflasyon farkı alacaklar. Bunun nedeni de çalışanın yanında değil işverenin yanında saf tutarak imza atanlardır. Türkiye Kamu Sen bunu yapmayacağı için yetkili sendika olmalıdır. Enflasyon farkını talep etmekten dahi imtina eden bir sendikal anlayıştan kamu çalışanlarının kurtarması için Türkiye Kamu Sen yetkili sendika olmalıdır.

Kamu Personeli - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme