Akademik Personel

YÖK Başkanı Saraç: Rektörlük Seçimlerinde Aday Olmayanda Seçilebilecek

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, kanun hükmünde kararname (KHK) ile üniversitelerdeki rektörlük seçimlerinin kaldırılmasına ilişkin, “Bu yasanın getirdiği en büyük imkan şu, ilk defa herhangi bir üniversitemiz için bütün Türkiye’deki insan havuzundan istifade etme imkanı doğdu.” dedi.

Yekta Saraç, üniversitelerdeki rektör seçimlerinin KHK ile kaldırılmasına ilişkin AA muhabirine değerlendirmede bulundu. Saraç, rektörlük seçimlerinin daha önce üniversite, YÖK ve Cumhurbaşkanlığı olmak üzere üç aşamada yapıldığını hatırlatarak, rektörlük seçiminin ilk aşamasının kaldırıldığını, diğer iki aşamadaki seçimin devam ettiğini söyledi.

Rektörlük seçimlerinin üniversitelerde onulmaz yaralar açtığını, adeta ilelebet sürecek bir kan davasına dönüştüğünü dile getiren Saraç, bu husumet ortamının üniversitelerden kalkmasının sevindirici olduğunu belirtti.

Yeni YÖK olarak, rektörlük seçimlerinde günümüze kadar hiç fikri sorulmayan asistanlar, idari personel ve öğrenciler dahil olmak üzere üniversitelerin tüm paydaşlarından görüş istediklerini belirten Saraç, “Ancak adaylarla ilgili görüş sormuyoruz. Bu üniversiteyi yönetecek rektörün, yani bu üniversitenin liderinin profilini bize tarif edin diyoruz.” diye konuştu. Saraç, bu kapsamda Sanayi ve Ticaret Odası başkanlarının, Kalkınma Ajansının sekreterlerinin hatta valilerin de görüşünü de aldıklarını anlattı.

Yıllardır Hakkari Üniversitesi ile İstanbul Üniversitesi rektörünün aynı profilde seçildiği bir dönemin yaşandığına işaret eden Saraç, farklı illerdeki üniversitelerde aranan profillerin farklı aynı olmaması gerektiğini, bu nedenle profile önem verdiklerini dile getirdi.

– 400’e yakın müracaat oldu

Saraç, 400’e yakın müracaat yapıldığını aktararak, “Arkadaşlarımız bugün ve yarın da sürdürecekler mülakatları. Elimizdeki profile, bu malzemeden uyanları tespite çalışıyoruz. Her il için farklı bir profil. Daha sonra seçim yaparak üçe indireceğiz. Cumhurbaşkanımız da tabii ki bir seçim yapacak ve rektörlük süreci tamamlanacak.” ifadesini kullandı.

Bir rektör seçildiğinde performans değerlendirmesinin ancak 4 yıl sonra yapılabileceğini belirten Saraç, “Biz istiyoruz ki artık ikinci yılın sonunda rektörlerimizi çağıralım, ‘Koyduğunuz hedefler nelerdir, onların ne kadarını gerçekleştirdiniz, gerçekleştiremeyişinizin sebepleri nelerdir?’ diye soralım. Onları raporlandıralım. Sayın Cumhurbaşkanımıza bu raporu, her bir rektörle ilgili müstakil olmak üzere sunalım, arz edelim istiyoruz.” sözlerine yer verdi.

Saraç, rektörün iki yıllık performansını değerlendirirken, aynı şekilde öğretim üyelerinden, asistanlar ve öğrenciler dahil üniversitenin tüm bileşenlerinden görüş alacaklarını, sistemin bütünüyle “hesap verebilirlik” üzerine inşa edilmesi için çalıştıklarını vurguladı.

Üniversite ziyaretlerinde öğrencilerle bir araya geldiğini, onların görüşlerini, tespitlerini aldıklarını anlatan Saraç, yakın zamanda Tunceli Üniversitesine gittiklerini ve öğrencilerle bir araya geldiklerini söyledi.

Öğrencilerin, üniversitelerin sorunlarını tespit etmekte öğretim üyeleri kadar isabetli olduğunu vurgulayan Saraç, “Öğrencilere ‘Kimi istiyorsunuz?’ gibi bir soru sormuyoruz. ‘Bu üniversitenin sorunları nedir?’, ‘Buraya nasıl bir rektör gerekir?’ diye soruyoruz. Biz, profili tespit ediyoruz. ‘Üniversitenin bileşenleri şöyle bir rektöre ihtiyaç olduğunu tespit etti’ diyoruz. O profile uygun müracaatları ele alıyoruz.” diye konuştu.

– Sistemin aksayan yönleri

Saraç, daha önce uygulanan üniversitelerdeki rektörlük seçimlerinde aksayan yönlerinin bulunduğunun altını çizdi. Başarılı olacağını düşündükleri ancak fazla oy alamayan rektör adaylarına mülakata geldiklerinde ‘Neden bu kadar az oy aldın?’ diye sorduklarında aldıkları cevabı şöyle aktardı:

“Bir hocamız, ‘Doğu’da biz dedik ki, günü birliğine hocalar geliyor, kurumsal bir aidiyet oluşmuyor, öğrencileriyle ilgilenme olmuyor. Ben, rektör olduğumda herkes mesai günlerinde burada olacak dedim. Kimse oy vermedi.’ diyor. Bir hocamız da dedi ki ‘Atama yükselme kriterleri getireceğim, dedim. Hiç kimse, yükselemem diye oy vermedi.’ Dolayısıyla sistemin bütününe bakın. Şu üniversitede iyi gidiyor demek sistemin bütününü ıskalamaya da yol açabilir.”

– “Türkiye’deki insan havuzundan istifade etme imkanı doğdu”

Üniversitelerdeki rektörlük seçimlerinin bir parti yarışı şekline dönüştüğünü aktaran YÖK Başkanı Saraç, “Seçimlerin kaldırılmasında başta rektörler olmak üzere öğretim üyelerimiz çok rahatladı. Biz de yasamaya müteşekkiriz.” dedi.

– Aday olmayan rektör olabilir mi?

Üniversitelerde belirledikleri profilin seçime katılmayan bir öğretim üyesine ait olması durumunda YÖK tarafından rektör önerisinde bulunulup bulunulamayacağı yönündeki soruya karşılık Saraç, bütün bunların hepsinin uygulama ile alakalı olduğunu ifade etti.

Akademide üç yıllık bir tecrübesi bulunan bir kişinin rektör yapılmaması için herhangi bir engel olmadığını dile getiren Saraç, şöyle devam etti:

“Bir önceki sistemden bu aşamaya geçişin yumuşak geçiş olması gerektiğini düşünüyoruz. Yeni YÖK olarak anahtar kavramımız hep tedricilik. Yasa diyor ki, ‘Önerdiğimiz adaylar arasında tatminkar bir isim bulunmadıysa ve zamanında önerilerimizi yenilemediysek Cumhurbaşkanlığı makamınca resen atama yapılabilir.’ Bu yasanın getirdiği en büyük imkan şu, herhangi bir üniversiteye rektör seçimi için bütün Türkiye’deki insan havuzundan istifade etme imkanı doğdu ilk defa. Bazı üniversitelerde bakıyoruz çok az müracaat oluyor. Mesela 4-5 kişinin müracaat ettiği üniversitemiz var bu aşamada. Onlar da mesela tatminkar bulunmaz ise böyle bir durumda YÖK’ün bir rektörlük teklifi götürmesi de bu sistem içinde söz konusu. Bu mümkün.” diye konuştu.

– Doktora bursları için başka kurumlardan da burs alınabilecek

Saraç, 100 tematik alanda 2 bin kişiye yönelik başlatılan “100/2000” doktora burs programına ilişkin yaptığı değerlendirmede de belirlenen alanlar arasında bilgi güvenliği, insansız sistemler, akıllı ulaşım sistemleri, yenilenebilir enerji kaynakları, akıllı malzemeler, sensör teknolojileri, sürdürülebilir ve akıllı kentler, sağlıkta moleküler patoloji, moleküler farmakoloji, nörofizyoloji, gen tedavisi ile mimarlık gibi bölümlerin bulunduğunu aktardı.

Sosyal bilimlerde ise fikri mülkiyet, deniz ticaret ile rekabet hukuku, Afrika ve Balkan çalışmaları, travma psikolojisi, göç çalışmaları, uluslararası güvenlik ve terör, İbranice, Ermenice gibi alanların belirlendiğine işaret eden Saraç, bunların Türkiye’de uzmanının çok az olduğu ve interdisipliner alanlar olduğunu söyledi.

Verilecek burs miktarının da aylık bin 550 lira olacağını hatırlatan Saraç, öğrencilerin KYK gibi başka kurumlardan da burs almasının önünde engel bulunmadığını ifade etti.

Saraç, projeye ilişkin, “Ülkemizin bir sonraki 10 yılının bilim hayatını şekillendirecek bir proje. Çok önemli bir proje. Hayıflandığımız tek bir husus var. Bu tarz alanlara yönelik, böyle bir kurguyla doktora bursları, eğer bundan 5, 10 yıl önce başlamış olsaydı bambaşka bir Türkiye, bambaşka bir kalkınmışlık düzeyimiz olurdu.” sözlerine yer verdi.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde günümüze kadar uygulanmayan yurt dışı burs programını açtıklarını hatırlatan Saraç, özellikle az gelişmiş ülke öğrencilerinin kendi vatanına dönmediğini belirterek, yeni YÖK olarak yurt dışında hedef ülkeler seçtiklerini ve bu ülke öğrencilerinin öğrenim ücretlerini karşılama kararı aldıklarını ifade etti.

Saraç, yabancı uyruklu öğrencilerin Türkiye’deki eğitimlerinin ardından ülkelerine dönme mecburiyetlerinin bulunduğuna işaret ederek, Türkiye’de ilk kez yabancı öğrencilere kendi ülkelerinde iş garantili öğrenim bursu verilmesini içeren bu uygulamanın Pakistan ve Azad Keşmir uyruklu öğrencilerle başlatıldığını hatırlattı. 

Kamupersoneli.net – ANADOLU AJANSI (AA)