• Haberler
  • Ekonomi
  • Kazım Ergün: Bağlanan Emekli Maaşı Sosyal Devlete ve Türkiye'ye Yakışmıyor

Kazım Ergün: Bağlanan Emekli Maaşı Sosyal Devlete ve Türkiye'ye Yakışmıyor

Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Sayın Kazım ERGÜN ile bir röportaj gerçekleştirdik.Röportajımızda sitemiz yazarlarından, Eğitimci Yazar Rıza CEYLAN gündeme ilişkin sorular sordu.

Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Sayın Kazım ERGÜN ile bir röportaj gerçekleştirdik. Röportajımızda sitemiz yazarlarından, Eğitimci Yazar Rıza CEYLAN gündeme ilişkin sorular sordu.

16 Kasım 1970 de kurulan derneğinizde Türkiye Emekliler Derneği genel başkanı olarak hak arama mücadelenizde istediklerinizin ne kadarını gerçekleştirebildiniz?

Teşekkür ediyorum böyle emeklinin hayatına dokunduğunuz ve böyle kurumsal yapıyı yakından incelediğiniz için.  Biz bu kuruluşumuz küçük olsun bizim olsun demedik. Büyük olsun Türkiye’nin olsun dedik. Emeklilik kutsal bir haktır. Hiçbir kimse ne kadar zengin olursa olsun emekliliği size veremez.

Emeklilik bir emeğin sonucunda ortaya çıkan sosyal bir haktır. Emekliyi herkes kendi evindeki anne ve babası olarak görmek zorundadır. Bizim kurumumuzun dünyada bir benzeri yoktur. İstediklerimin yaklaşık %85 ini hayata geçirebildim. Şimdi bu kuruluş olmasa emekli maaşları aylık 200 TL ile 600 TL arasında daha düşük olacaktı.

Emekli kuyruklarını kaldırtan düşünce biziz. Kaldıran insanda yaşıyor. Eski Çalışma Bakanımız Murat Başesgioğlu bey. Bir sohbette sohbet ederken ödeme gününü on güne çıkarttık, kuyruk diye bir şey kalmadı.

Ayrıca emekli dükkan dükkan mağaza mağaza dolaşıyordu. Yüzde 60-70’i fatura fiş topluyor zarf dolduruyordu. Yazıktır günahtır, kontrol mekanizması yok. Bunu kaldırın dedik. Şimdi emekli maaşlarına ek ödemeyi peşin alıyoruz.  22 Yıllık bir mücadele sonunda 2000 yılana kadar olanların intibak yasası çıkmıştır.

Şimdi 2000 den 2008 e kadar emekli olanların intibak yasası bekliyor. Ayrıca bir konut edindirme yardımları vardı. Aradan 15 yıl geçmesine rağmen KEY dediğimiz yardımların parası bizim sayemizde ödendi. 2010 yılı Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman başbakandı. O yıl hükümeti ikna ettik seyyanen zam aldık. Emeklilerin promosyonu da bizim sayemizde olmuştur. Biz her türlü hayırlı projede söz sahibiyiz. 48 yıldır bu teşkilat emekliye ikramiye istiyor. Bunu aldığımız için de çok mutluyum.  Bir iftar yemeğinde Başbakanda Cumhurbaşkanımızda emekli memnun mu diye sordular?

Ben teşekkür ediyorlar dua ediyorlar dedim. Bunun bir genel başkan olarak gönlümdeki yeri şudur dedim: Yıllar yılı parasızlıktan memleketine gidememiş, mezar ziyareti yapamamış insanlar var. Bu para bayram harçlığından daha çok, bir insanın ailesini yanına alıp memleketine köyüne gidip mezarlığının başında dua okumak kadar mübarek bir iştir dedim. Cumhurbaşkanımızda başbakanda duygulandı. Siz kendinize ne kadar bakarsanız bakın doğmak gibi yaşlanmakta ilahi adalettir. Şu anda en büyük problem; üniversitelerin araştırması; emeklinin bir ayağı hastanede bir ayağı eczanede. Her ay maaşlardan muayene ve katkı parası kesiliyor. Emekli bu üzerimizden kaldırılsın diyor.

Haber

Yeni yılda emeklilerin sosyal ve ekonomik durumunu iyileştirmek adına hükümetten beklentileriniz nelerdir?

Üzerimizde yük olan muayene ve katkı paylarının kaldırılmasını istiyoruz. Ayrıca ülkemizde insanlar büyük çoğunlukta askeri ücretle çalışıyor. Bağlanan emekli maaşları çok komik. Ev kirası 1000 TL bağlanan emekli maaşı 850 TL. Bu sosyal devlete ve Türkiye’ye yakışmıyor. Emekli maaşlarının yeniden insan onuruna yakışır bir bakış açısına oturtulmasını istiyoruz.

Dünyaya baktığımızda, başka ülkelerin emeklileri ile ülkemizin emeklileri arasındaki en büyük fark nedir?

Avrupa da ki insanları, Almanya, Avusturya, İsviçre, Belçika, İtalya’yı inceledim. Birde araştırma yapıp yaptırtıyorum. Dünyada bizim ülkemizdeki gibi bir bolluk yok. Elmayı armudu taneyle alırsın. Karpuzu dilimle alırsın.  50 m2 bir evin kirası 500-600 Euro, emekli maaşları 700 Euro ile 1300 Euro arasında. Bu 1300 Euro’yu da fabrika da üst düzey insanlar alıyor. Bu parayı Türkiye ‘de bozdurduğunuzda büyük para. Ama Avrupa da aç geziyorsunuz.

Size Avrupa da çay, bir bardak su ısmarlayan insanı bulamazsınız. Gidip içinde yaşamadan bilemezsiniz. Ölü sezonda Türk emeklisine tanınmaya bir hakkı bizim otellerimiz işletme giderlerini karşılamak için çok düşük rakamlara yabancılara tanıyor. Bir de Avrupa da sosyal devlet var.  Yabancılara yerel yönetimler yardım ediyor. Hristiyan’a icabında kilise yardım ediyor. Orada bir sosyal devlet olgusu var sizi muhtaç etmiyor.

Haber

Sanki Dünyadaki emekliler çok para alıyor. Bizim emeklimiz çalışmak zorunda kalıyor gibi bir algı var. Neler söylersiniz bu algıyla ilgili?

Eğer siz medeni bir insan gibi yaşarsanız. Öyle Avrupa da yaşamak kolay bir şey değil. Bizim ülkemizde eğer bir emeklinin evi varsa.  Çoluk çocuğu yuvadan uçurduysa, herhangi bir yere borcu yoksa, disiplinlide bir hayatı varsa, iyide bir emekli maaşı varsa; cennette yaşıyor. Dünyanın en güzel ürünleri Türkiye’de, Her şey var. Ben Dünyayı araştırmış, haddim olmayarak da Avrupa’nın belli ülkelerini gezmiş bir insanım. Dünyada da devlet arıyorsanız Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Millet arıyorsanız Türk Milleti. Bu kadar mı sıcak olur? Bu kadar mı cömert olur? Hiçbir yere özenmeyiniz. Burada asıl olan; bir sistem kurmak.

Bakın yapılanmamızı sağlam temeller üzerine atarsak Türkiye bir cennet. Ama siz sürekli dışardan borç alarak bu ülkeyi yöneteceğim derseniz, sonunuz karanlık olur. Siz toplumu üreten değil tüketen bir toplum haline getirirseniz batarsınız. Türk toplumunda hiçbir geliri olmayan insanın elinde bile bir kredi kartı var. Gelirinizin üzerinde bir harcama yapıyorsanız batmaya mahkumsunuz. Bir araba taşımak için yıllık 20.000 dolarlık bir geliriniz olmalı. Nerede var bu? Genel müdür dahi almıyor öyle bir parayı.  Türkiye’de yirmi üç milyon araba var.

Türkiye’nin taşıyacağı araba altı milyon. Asgari ücretli aç geziyor.  En kral telefonu kullanayım. Bir de altımda en kral arabamız olsun.  Vatanı sevmek; inançla, iktisatla, yaşam tarzınızla olur. Türkiye nasıl kurtulur? Atatürk’ün emrettiği yolla kurtulur. Özümüze döneceğiz. Ne zaman moda marka manyaklığını bırakırsak Türkiye zıplar. Okula gitmeyen çocuğun cebinde telefon var. İki çocuk bir araya geliyor, birbirlerine sarılmıyor parmaklar oynuyor. Eşimle ben çocuklarımızın annesi, babası, komutanı olduk. Ama benim çocuklarım, torunlarımın nüfus kağıdında annesi babası ama komutanı değil.

Ülkeyi kurtarma görevi hepimizin görevi. Çocuklarımıza bu terbiyeyi vereceğiz. Milli olmak için milli düşünmek, milli yaşamak gerek. Fikriyatınızla zikriyatınız bir olacak.

Haber

Son günlerin güncel konusu; Emeklilikte yaşa takılanlar. Türkiye Emekliler Derneğinin EYT ye bakış açısı nedir?

Türkiye’de yüz tane parti olsun. Hükümet eden iktidar bu işe rıza göstermezse bu çıkmaz. İşin doğrusunu bana  sorduğunuzda Türkiye’yi batıran hadiselerden birisi erken emekliliktir. Önce doğruda birleşeceğiz. Siz dünya devleti ve dünya vatandaşı olmak için, dünya kriterlerini kullanmak zorundasınız. Bir ülkede emeklinin rahat yaşamasını istiyorsanız, bir emekliye dört çalışanı kuracaksınız. Türkiye’de 12,5 milyon emekli var. 50 milyon çalışan olacak.

Türkiye’de 50 milyon çalışan var ama, her 100 kişide 34 kişi kayıt dışı çalıştığı için, devlet vergi SGK prim alamıyor.  Devleti yönetenlerin hesabı var. Yetkili makamlarda çalışanlar hesabı yapıyorlar, hükümete iletiyorlar. Gönlüm şunu istiyor; elbette ki emeklilik hakkını elde etmiş, işi olmayan bir insanın bir geliri, emekli maaşı olmalı.

Ama  yaşı erken olup da işi olan insanın, erken emekli olmasını kesinlikle kabul etmiyorum. İnsanın en verimli yaşı 40 ila 60 yaş arasındadır. İşini kaybetmiş, emeklilik hakkını elde edip yaş dan dolayı emekli olamamış insanları, devletimizi yönetenler kimseye mahkum etmemeli.

Bu noktada EYT’nin yanındayım. Ama iş hayatı devam edenlerde bunu doğru bulmuyorum. Bugün Türkiye’nin emeklilik sistemi dengesi bozuktur. Türkiye’de bir emekliye iki çalışan bile düşmüyor. 12,5 milyon emeklinin olduğu ülkede bire dört sistemini kurguladığınız zaman 50 milyon insanın çalışması gerekir. Onların vereceği vergiler ülkeyi rahatlatır. Vergi dairelerinin kapılarında vergilendirilmiş kazanç kutsaldır diye yazıyor.  Siz eğer devletinize ve milletinize kazık atıyorsanız, ne kazanırsanız kazanın ebedi iflah olmazsınız. Bakın bu kuruluş 2 TL’lik aidatın 60 kuruşu ile yaşıyor. İçtiğimiz su çay bile KDV’li. Biz küçücük bir parayla bir sistem kurup büyümüşsek neler yapılabilir.

60 İhtilalinden bu yana Türkiye’nin siyasal ve sosyal yaşamının içinde olayları takip ediyorum. Ne kadar haram para kazanmış, ne kadar servet sahibi olmuş insanlar varsa, eninde sonunda fitil fitil burunlarından gelmiştir. Esas üzerinde durmamız gereken konu; disiplinli, Türk Devletine ve Milletine yakışır, milli bir tasarruf yapan, milli ihtiyaçlarımızla üretimimizle hayatını sürdüren bir toplumu hep beraber ortaya koymamız lazım. Yedi düvele karşı savaşmış, istiklal mücadelesi vermiş Atatürk’ün yolunda yürüyen bir millet bunu başarmıştır. Türk Milleti isterse bunu başarır. Yeter ki kardeş gibi birbirimizi sevelim. Hiçbir yanlışa izin vermeyelim.

Ben Türkiye sevdalısıyım. Bayrağın dalgalandığı her vatan köşesi benim Türkiyem, benim canımdır. Bütün insanlara  vasiyetim ve tavsiyem şudur; bu ülkenin nereden nasıl kurtulduğunu, nasıl  devlet olduğumuzu görmek için mutlaka ailenizi, çocuklarınızı yanınıza alıp, İnebolu, Ersizler Deresi, Küre, Ecevit, Seydiler, Kastamonu, Ilgaz, Çankırı, Ankara Hattı, İstiklal Yolu bu yolda yürüyeceksiniz, ve o günkü hayatı içinizden geçirip, üç kulhüvallahü bir Elham’la, mermi taşımış, çile çekmiş başta Şerife bacımız olmak üzere  gidip orada geçmişimize bir dua edelim. Antalya’yı herkes görür.

Ama Türkiye’de herkesin görmesi gereken iki yer var. Bir İstiklal yolu, büyük önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk der ki; gözüm Sakarya’da, Dumlupınar’da, kulağım İnebolu’da.  Bir ikincisi de Afyon Kocatepe’de büyük taarruzun yapıldığı  yere de gidip orada da bir Fatiha okuyacaksınız. O cepheler nasıl ele geçirilmiş anlayacaksınız. Atatürk olmasaydı bugün Türkiye olmazdı. Türk Milleti eğer Atatürk’ün  emrettiği yolda yaşasaydı, bugün bir kuruş  borcu bir tane işsiz evladı olmazdı.

Sorduğumuz bütün sorulara samimiyetle cevap veren, eşsiz sohbeti ve nazik misafirperverliği ile bizleri iki saat süresince ağırlayan Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Sayın Kazım ERGÜN ‘e kamupersoneli.net olarak çok teşekkür ediyoruz.

KAMUPERSONELİ.NET - ÖZEL HABER

BU HABERİN İZİNSİZ, AKTİF LİNK VERİLMEDEN, BİR BÖLÜMÜNÜN ALINMASI VEYA TAMAMININ KOPYANIP KULLANILMASI DURUMUNDA HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATILACAKTIR…"

Kamu Personeli - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme