Son dakika : 2020 Bütçesi TBMM'de kabul edildi!

AK Parti Hükümeti tarafından hazırlanan 2020 bütçesi için TBMM'de görüşmeler son günlerde hız kazanmıştı.2020 BÜTÇESİ KABUL EDİLDİ Peş peşe yapılan açıklamalara göre muhalefet bütçeye tepki gösterirken son dakika gelen bilgilere göre TBMM'de 2020 bütçesin

AK Parti Hükümeti tarafından hazırlanan 2020 bütçesi için TBMM'de görüşmeler son günlerde hız kazanmıştı.

2020 BÜTÇESİ KABUL EDİLDİ

Peş peşe yapılan açıklamalara göre muhalefet bütçeye tepki gösterirken son dakika gelen bilgilere göre TBMM'de 2020 bütçesinin kabul edildiği açıklandı.

CUMHURBAŞKANI YARDIMCISI FUAT OKTAY AÇIKLADI

TBMM Genel Kurulu'nda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay yaptığı açıklamada, " Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri şahsım ve Sayın Cumhurbaşkanımız adına saygıyla selamlıyorum. 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2018 Yılı Kesin Hesap Kanunu Teklifi görüşmelerinin sonuna gelmiş bulunuyoruz. Bu uzun süreçteki yoğun emek ve katkılarınız için teşekkür ederim. Şahsıma ayrılan sürede öncelikle yürütme adına bütçeye ilişkin değerlendirmelerimizi ana hatlarıyla aktaracağım. Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye eskiden tüm saldırıları, tuzakları, senaryoları, oyunları, sınırları içinde kabul etmek, mücadele yürütmek zorunda kalan bir ülkeydi. Bu denklemin yol açtığı kısır döngü yüzünden ülkemizin çok uzun yılları mücadelelerle, hatta kimi zaman, kimi dönemlerde kardeş kavgalarıyla heba olmuştur. ülkeyi bu çıkmazdan kurtarmakla sorumlu olanlarsa kimi zaman kendi iç sorunlarında boğulmaları, kimi zaman ayaklarına takılan çelmeler sebebiyle çaresiz kalmışlardır. Hamdolsun, son on yedi yıldır Türkiye, sahip olduğu dirayetli, kararlı, bilinçli, gayretli ve başarılı yönetim sayesinde her alanda âdeta çağ atlamıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Geldiğimiz noktada artık mücadeleyi kendi içimizde değil, bölgesel ve küresel düzeyde yürütüyoruz." dedi.

Ayrıca Oktay açıklamalarını şöyle sürdürdü:

Son yıllarda ülkemize yönelik saldırıların ve husumet dalgalarının artmasının gerisinde bu gerçeğin kabullenmek istenmemesi vardır ama isteseler de istemeseler de “büyük ve güçlü Türkiye” gerçeğini herkes kabul etmek zorunda kalacaktır. Suriye’den Akdeniz ve Libya’ya, terör örgütleriyle mücadeleden ekonomik tuzakların kırılışına kadar yaşadığımız her gelişme, Türkiye’nin gelecek hedeflerine ulaşma azim ve kararlılığının tezahürüdür. Bir ülkede her şey değişirken, toplum değişirken, yönetim sistemi değişirken, güvenlik paradigmaları değişirken, diplomatik dil değişirken, ekonominin ölçekleri değişirken yürütmenin de dâhil olduğu siyaset kurumunun yerinde sayması düşünülemez. Milletin sesi, nefesi, temsilcisi olarak gördüğümüz siyaset kurumunda yasama ve yürütme arasındaki ilişkilerin de toplumsal dinamikler çerçevesinde değişime uğramaması düşünülemez. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişimiz de toplumun, toplumumuzun bu değişim arzusunun ta kendisidir, tezahürüdür. Bu değişim ve dönüşümün lokomotifliğini yapan da yine millî iradenin tecelligâhı olan Türkiye Büyük Millet Meclisidir; Meclisimize ise güvenimiz sonsuzdur.

Ezanına ve bayrağına sahip çıkarak darbe girişimlerini bile akamete uğratan Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı hız ve esneklikle başarılarını taçlandırmaya devam edecektir. Hayatı demokratik mücadeleyle geçmiş, demokrasinin işlemesi ve onun en büyük teminatı olan yüce Meclisimizin varlığını sürdürmesi için askerî ya da sivil vesayet teşebbüslerine karşı defalarca, defalarca canı pahasına savunma yapmış, mücadele etmiş, kendisini cesurca ortaya koymuş bir lider olan Sayın Cumhurbaşkanımız, bu anlamda tek adam benzetmesinin yapılabileceği en son insandır. 2020’nin tüm alanlarda ülkemiz ve milletimiz için hayırlı gelişmelerin yaşandığı bir sene olacağına inanıyorum. Cumhurbaşkanlığı Kabinesi adına, bu konuda üzerimize düşen tüm görevleri layığıyla yerine getirmenin gayreti içerisinde olacağımızı huzurlarınızda tekraren ifade etmek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iyi bütçe uygulamaları ve mali disiplin, Hükûmetimizin güven veren politikalarıyla özdeşleşmiştir. 2020 bütçe hazırlık sürecinde bütçemizin, ekonomik ve sosyal kalkınma hedeflerimize hizmet eden bir yapıda olması temel önceliğimiz olmuştur. Bu çerçevede 2020 bütçesi, Türkiye ekonomisinin yoluna daha da güçlenerek devam etmesine katkı sağlayacak bir bütçedir. Bütçe, dünyanın ilk 20 büyük ekonomisinden biri olan Türkiye bütçesi olarak finansal istikrara vesile olacak bir vizyon içermektedir. 2020 bütçesi enflasyon ve faizlerin daha da düşmesini sağlayarak vatandaşlarımıza verdiğimiz sözleri hayata geçirmemizi sağlayacak, kaynaklarını faize değil, yatırıma, üretime ve topyekûn refah artışına dönüştürecektir. Bütçemiz fakir fukarayı, yetimi, çocukları, gençleri, kadınları, engellileri, toplumun tüm kesimlerini gözeten ve kollayan, özellikle yurt dışında yaşayan vatandaşlarımız da dâhil hepimizin bütçesidir.

Aynı zamanda iç ve dış kaynakları tüm tehditlere, yerli ve millî savunma sistemleriyle en güçlü şekilde karşılık veren ve bertaraf eden Türkiye'nin bütçesi olarak hazırlanmıştır. 2020 yılı bütçesi her alanda yerli ve millî ekonomi hamlesinin değişim döneminin ve muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkma hedefimizin de bir göstergesidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomimizin gelişmesi, özel sektörümüzün büyümesi, adil gelir dağılımının ve sosyal kalkınmanın sağlanması, dış faktörler ve iç dinamiklerimiz kadar kamu politikalarıyla doğrudan alakalıdır. Kamu politikalarının en başında da tabii ki bütçe politikaları gelmektedir. AK PARTİ bütçeleri vatandaşımızın göz nuru ve alın teri olan vergi gelirlerinin vatandaşlarımıza en iyi hizmetlerle dönmesini sağlamak üzere oluşturulmuştur. İktidarımızın her döneminde benimsenen mali disipline, bütçe gelirleri faiz ödemelerine değil milletimizin refahı için harcanmıştır.

Biz kendimizi anlatmaya fazla da ihtiyaç duymuyoruz aslında. İcraatlarımız ve Türkiye'nin her alanda ulaştığı seviye Cumhurbaşkanımız liderliğinde sahip olduğumuz ilerleme ve kalkınma yolundaki kararlılığımızı açık ve net şekilde anlatmaktadır. Büyük şehirlerden köy ve mezralara kadar ülkemizin her bir karışında milletimize ulaştırdığımız hizmetleri anlatıyorum size. Sağladığımız ilerleme sosyal yardımlarla darda bırakmadığımız ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız, destek imkânlarını arttırdığımız engelli kardeşlerimiz, kaliteli sağlık hizmetlerine ulaşan vatandaşlarımız ile daha kaliteli ve ulaşılabilir eğitim alan öğrencilerimizin gözlerinden okunuyor.

Ülkemizin kutlu yürüyüşünü durdurmak isteyenlere karşı kendi icraat gündemimize sıkı sıkıya sahip çıkmayı 2020 bütçesiyle de sürdüreceğiz. Bu yürüyüş, ülkemizin egemenliğini, hak ve menfaatlerini; milletimizin, tüm dostlarımızın ve mazlumlarımızın hukukunu korumak içindir. Bu yolculukta önümüze çıkan ve çıkarılan engelleri birer birer geride bırakırken, artık “tehdit” “endişe” ve “kriz” gibi kavramların bizdeki karşılığı da değişmiştir.

Güçlenerek çıktığımız zor zamanlardan elde ettiğimiz tecrübeler sayesinde, engelleri bertaraf ederek yeni yaklaşımlar ve stratejiler geliştirmiş durumdayız. Önceki dönemlerde olsa sorun kaynağı olabilecek ve büyük tahribatlar oluşturabilecek nice meselenin üstesinden başarıyla geliyoruz. Kazandığımız başarılarla “Zor ve imkânsız diye bir şey yoktur.” anlayışını her alanda yerleştirdik.

Cumhurbaşkanımızın liderliğinde kazandığımız öz güven sayesinde hedefine odaklanan sanayicilerimiz, ihracatçılarımız, bilim insanlarımız, öğretmenlerimiz ve toplumumuzun tüm kesimleri daima daha da ileriye gitme kararlılığını taşımaktadır.

Türkiye, bugün hem siyasi, ekonomik ve sosyal hem de askerî bakımdan eskisiyle mukayese edilemeyecek kadar güçlü bir konumdadır. Artık, kendisine güvenen, gücüne inanan ve tuzakları bozan bir Türkiye vardır. Son dönemde Suriye’de yürüttüğümüz harekâtlar, terörle mücadele operasyonları ve Akdeniz’deki, Doğu Akdeniz’de attığımız stratejik adımlar bu duruşun en somut göstergeleridir. Bugün, ekonomisini toparlamış, güney sınırlarındaki oyunu bozmuş, birlik ve beraberliğini koruyan bir Türkiye olarak ilerlemeye devam ediyoruz, edeceğiz.

Yola çıktığımızda hedefimiz Türkiye’yi sadece büyük ve müreffeh bir ülke yapmak değil, aynı zamanda, ekonomik büyümenin toplumumuzun tüm kesimlerine daha adil ve dengeli yansımasıydı. Bütçe politikalarımız da bu dengeyi kurmaya yöneliktir. Gelir dağılımını ölçen Gini katsayısının 2002 yılındaki 0,44 seviyesinden 2018 yılında 0,408’e düşmüş olması da bu durumu teyit etmektedir. 2003-2018 arasında ekonomimizi, görülmemiş boyuttaki küresel krize rağmen yıllık ortalama yüzde 5,6 oranında büyüttük. 2020 yılında da yüzde 5 büyüme hedefimizle, küresel büyüme beklentisi olan yüzde 3,4 oranından daha fazla büyüme sağlamayı hedefliyoruz.

Sadece ekonomiyi büyütmedik, vatandaşlarımızın refahını da artırdık. Satın Alma Gücü Paritesi’ne göre kişi başına gelirimizse 10.685 dolardan 28.044 dolara çıkmış durumda. Avrupa İstatistik Kurumu EUROSTAT verilerine baktığımızda, Satın Alma Gücü Paritesi’ne göre Türkiye’deki vatandaşlarımızın ortalama alım gücü Avrupa Birliğinde yaşayan ortalama bir vatandaşın alım gücünün üçte 2’sine ulaşmıştır; hasretle aradığınız on yedi yıl önce ortalama bir Avrupalının üçte 1’i düzeyindeydi. Bu durumu alım gücümüzün artık Avrupa standartlarına hızla yaklaştığının da bir başka göstergesi olarak sunmak isterim.

2020 yılı merkezî yönetim bütçemiz de vatandaşlarımızın alım gücünü koruyacak kaynak yeterliliğine ve dağılımına sahiptir. Bu sebeple, saygıdeğer milletvekilleri “Tüm kesimleri enflasyona ezdirmedik.” derken bu cümleyi laf olsun diye kurmuyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Kesici, konuşmasında, uçağın 4 motorunun da gittiği, sonrasında da şahadet getirmekten başka bir şansı kalmayan pilota dair bir fıkra anlattılar. 1990’ları çok iyi anlatan bir fıkraydı bu; çok haklıdır, öyle de oldu zaten. Kendisinin fıkrada anlattığı gibi 1990’ların sonunda millet olarak nihayetinde topyekûn şahadet getirdik ve sonrasında AK PARTİ iktidarlarıyla tekrardan şaha kalktık. Eğer müsaade ederseniz çok hızlı birkaç hatırlatmayı da yapmak isterim.

Son on altı yılda –bu on altı yıldaki kıyaslamaya girmeyecektim, siz fıkrayı anlatınca girmek istedim- yaptığımız bu atılımlarla alt orta gelir ülke grubunda olan ülkemizi üst orta gelir grubuna yükselttik Sayın Kesici. Millî gelirimizi 3,3’e katlayarak 236 milyar dolardan 2018 yılında 789 milyar dolara çıkardık.

Refahı artırdık, kişi başına millî gelirde 2002 yılındaki 3.581 dolar seviyesini 2,7 kat artırarak 2018 yılında 9.693 dolar seviyesine ulaştırdık. Satın alma gücü paritesine göre -biraz önce de ifade ettim- kişi başı millî gelirimizi de 10.685 dolardan 28.044 dolara çıkardık.

Satın alma gücü paritesine göre –yine, biraz önce ifade ettim- kişi başına millî gelirde 2002 yılında AB’nin ortalama gelirinin yüzde 37’si düzeyindeydik, 2018 yılında yüzde 65’i düzeyine çıktık.

İhracatta pazar ve ürün çeşitliliğini sağlayarak ihracatımızı 4,7 kat artırdık.

2002 yılında 36,1 milyar dolar olan ihracatımızı 2018 yılında yaklaşık 168 milyar dolara ulaştırdık.  2003 yılından önce, son on altı yıl öncesi enflasyon ortalaması yüzde 68,8’di, son on altı yıldan bahsediyorum, öncesindeki.

2003 yılından itibaren geçen on yedi  senede, bu süre içerisinde yıllık enflasyon ortalaması yüzde 9,7 olarak gerçekleşmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yüzde 68,8; on altı yılda yüzde 9,7 ve daha da düşüreceğiz. Gelecek yıl yine görüşeceğiz, tek haneli enflasyon rakamlarıyla yine  burada konuşuyor olacağız inşallah.

2002 yılında yüzde 11,5 olan merkezi yönetim bütçe açığının millî gelire oranı 2018 yılında yüzde 2 seviyesine geriledi Sayın Kesici, yüzde 11,5 yüzde 2.

2002’de merkezi yönetim harcamalarının yüzde 43,4’ü -neredeyse yarısı- faize gidiyordu.

2019 yılı itibarıyla bu oran yüzde 10,4’e inmiş durumda. Yüzde 43,4; yüzde 10,4. 2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde 85,7’si faiz harcamalarına gidiyordu, bu oran 2019 yılında yüzde 15,4’e kadar indi, biz indirdik. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

2002 yılında yüzde 72,1’e ulaşan AB tanımlı kamu borç stokunun millî gelire oranı 2019 yılında yüzde 32,8’e kadar düştü, biz düşürdük. Bu oranla Avrupa’nın en iyi olan ülkeleri arasındayız, Avrupa’nın diyorum bak.

Yine, Sayın Kesici konuşmasında AK PARTİ Hükûmetleri olarak, sürekli en düşük memur maaşındaki yüzde 846’lık nominal artıştan bahsettiğimizi, ancak reel artış olarak bir artış olmadığından bahsettiler. O zaman reel artışlardan da bahsedeyim: 2002’de en düşük memur maaşı 392 lirayken şimdi 3.334 liradır, reel artış oranı yüzde 74’dür. Net asgari ücret 184 liraydı…

Bir bardak su kaç lira Sayın Cumhurbaşkanı Yardımcısı, bir bardak su kaç lira?

Biraz önce anlattım size satın alma paritesine göre, bu o demek zaten.

Sayın Kesici, biz çok iyi arkadaşlarla çalışıyoruz. Anladığım kadarıyla sizin arkadaşlarınız IMF’yle çalışmayı tercih ediyorlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Emeklimiz, işçimiz, çiftçimiz, esnafımız, memurumuz başta olmak üzere, toplumumuzun tüm kesimlerine reel anlamda artış sağladığımızı ve bu reel gelir artışıyla tüm kesimlerin alım güçlerinin artığını mutlulukla görmekteyiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz konusu gelir artışını sadece borçlanarak yapmıyoruz. Aslolan, büyüttüğünüz gelirinizin borçlarınızın üzerinde artmasıdır. Bugün, Avrupa’nın pek çok gelişmiş ülkesinin kamu borç stoğu -biraz önce gene ifade ettim- millî gelirin yüzde 60’ı olan Maastricht Kriterleri’nin fersah fersah üzerindeyken Türkiye Cumhuriyeti devleti bunun sadece yarısı kadar, yarısı seviyesinde bir borçluluğa sahiptir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vatandaşlarımızın alın teriyle elde ettiği kazancından ödediği vergilerin faiz ödemelerine gitmesine rıza göstermeyeceğimizi açıkça ortaya koyarak iktidara geldik. Rayından çıkmış ekonomik dengeleri göreve geldiğimiz ilk yıldan itibaren hızla rayına oturtarak paradan para kazanılmasını değil, alın terini önceleyen bütçeler ortaya koyduk. Bu yaklaşımla oluşturduğumuz mali alandan her daim kastımız vergilerimizin faize değil; okula, öğretmene, fırsat eşitliğine, hastaneye, ilaca, doktora, yola, köprüye, mühendise, sulamaya, tohuma, çiftçiye gitmesidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) İnsani gelişmişliği bütçe kaynaklarımızdan yönlendirdiğimiz ekonomik ve sosyal altyapı yatırımlarının ve transfer harcamalarının yanı sıra dezavantajlı kesimleri de destekleyerek artırıyoruz. Türkiye bugün en yüksek insani gelişmiş ülkeler ligindeyse şayet buna yeni geçtiysek bunu mutlak yoksulluğu yok ederek, göreli yoksulluğu en aza indirerek sağladık ve gelir dağılımını iyileştirerek yaptık, yapmaya çalışıyoruz. Oluşturduğumuz sosyal yardım şemsiyesi sayesinde açlıktan ölümleri, soğuktan donmaları ülkemizin gündeminden çıkardık.

Artık kimse bunları tartışmıyor, daha fazla gelir, daha fazla refah elde etmeyi tartışıyor. Hamdolsun Hükûmet olarak sadece daha fazlası için eleştiri alıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; küresel düzeyde müreffeh toplumlar, düşünen, çalışan ve üreten toplumlardır. Bu açıdan ekonomimizin tüm aktörleri için daha iyi bir ortam oluşturma çabalarımız sürecektir. Birlik ve beraberlik içerisinde ekonomik problemlerini çözmüş, her türlü tehdidi bertaraf etmiş daha güçlü bir ülke olma yolunda emin adımlarla ilerliyoruz. İş adamlarımızın ve yatırımcılarımızın daha verimli bir ortamda üretip karşılığını aldığı, kârını daha fazla yatırıma ayırdığı, tüketicinin üretilen mal ve hizmetleri daha makul fiyatlarla temin ettiği bir ekonomik yapıyı hedefliyoruz. Bu kapsamda gösterdiğimiz çalışmalar neticesinde Türkiye, Dünya Bankası İş Yapma Kolaylığı Endeksi’nde 2005 yılında 155 ülke arasından 93’üncü sırada yer alırken son iki yılda -190 ülke arasında- 60’ıncı sıradan toplam 27 sıra ilerleyerek 33’üncü sıraya yerleşmiştir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Benzer şekilde, iki yılda bir yayımlanan Birleşmiş Milletler e-Devlet Gelişmişlik Endeksi’nde ülkemiz 2016 yılında 68’inci sıradayken 2018 yılında 15 sıra birden yükselerek 53’üncü sıraya yükselmiştir. Bürokrasinin Azaltılması ve Dijital Türkiye kapsamında sürdürdüğümüz başarılı çalışmalar neticesinde alt endekslerden biri olan Çevrimiçi Hizmet Sunumu Endeksi’nde yani kamu hizmetlerinin dijital ortamdan vatandaşa sunulmasında ülkemiz 2016 yılında 67’inci sıradayken 2018 yılında 40 basamak yükselerek 27’nci sıraya yükselmiştir. Bunları biz söylemiyoruz, uluslararası göstergeler söylüyor. Vatandaşlarımız kamu hizmetlerini her geçen yıl bir önceki yıla göre daha fazla ve kaliteli olarak evinden ve kendi iş yerinden almaya devam edecektir.

Müteşebbis ve mülkiyet haklarının daha ileri bir şekilde korunduğu, fiziki altyapı ihtiyacının önemli ölçüde karşılandığı, daha kurumsal ve daha öngörülebilir bir ekonomi yapısına yönelik çalışmalarımıza da yine aralıksız devam ediyoruz. Daha fazla değer üreterek bu değeri milletimizin yararına kullanabilen, refahı paylaşan bir Türkiye için de demokratik ortamımızı koruyup geliştirmekte kararlıyız. Bunun önemli bir parçası olan yargı reformu stratejisi kapsamında yürüttüğümüz çalışmalar hak ve özgürlüklerin daha iyi korunup geliştirilmesi alanındaki irademizi de ortaya koymaktadır. Birinci ve ikinci yargı reformu paketlerindeki çalışmamız artarak devam edecektir. Soruşturmaların ve davaların makul sürede sonlandırılmasına vesile olacak değişiklikler, vatandaşlarımızın adalete erişimini kolaylaştıracak ve güçlendirecek politikalar hayata geçirilmiştir, geçirilmeye de devam edilecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle ülkemizin demokratik kurum ve kuruluşlarının daha etkin, karar alma ve uygulama mekanizmalarının ise daha hızlı ve esnek çalışmasını sağlayarak aziz milletimize daha kaliteli hizmet vermekteyiz.

Hukukun üstünlüğü ilkesiyle hareket eden Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi sayesinde ekonomiye yönelik saldırılara çok daha hızlı bir şekilde karşılık verilerek bertaraf edilmiştir.

2002 yılında, 175 ülke arasında 96’ıncı sırada ve yine orta düzeyde insani gelişmişlik gösteren, biraz önce ifade ettiğim bu kat sayıda şu anda en üst düzeydeki kategoriye de yükselmiş durumdayız. Şunu ifade etmek isterim bu endeksle ilgili: Sadece satın alma gücü paritesine göre ekonomik gelişmişlik endeksi -sadece ekonomiye göre değil aslında bu-  satın alma paritesine göre, kişi başına gelir, ortalama eğitim süresi ve ortalama sağlıklı yaşam süresi bazında hesaplanmaktadır bu endeks yani, satın alma paritesi, eğitim ve sağlık hizmetleri, bütüncül bir endeks.

2018 yılını kapsayan Birleşmiş Milletler İnsani Gelişmişlik Endeksinde Türkiye’nin ileriye geliyor olması da, halkımızın gelişme ve refah seviyesinin küresel düzeyde en üst seviyede tescil edilmiş olmasını, sağlanan kalkınmamızın uluslararası göstergelerde de ortaya konduğunu göstermekte.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şunun da farkındayız ki gelir artışı, insani gelişme için sadece bir araçtır, nihai hedef, nihai amaç değildir. Nihai hedef, bizatihi vatandaşların toplum içerisinde ve birey olarak daha huzurlu olması ve gelişmiş yaşam standartlarına kavuşmasıdır. Ancak rakamlarla anlattığımız icraatlarımızın, çok partili siyasi tarihimiz boyunca milletimizin bir kez bile tek başına hükûmet etme güvenini vermediği taraflarca tam anlaşılamadığını da müşahede ediyoruz. Oysa yaptığımız icraatlar güneşin balçıkla sıvanması çabalarının önünde koca bir kale gibi durmaktadır. Bizler “Derslik sayısını artırdık, derslik başına düşen öğrenci sayısını ilköğretimde 24’e, genel öğretimde 21’e, mesleki eğitimde 19’a, ortaöğretimde ise 20’ye indirdik, taşımalı eğitimle 1 milyon 315 bin öğrenciyi okula taşıyoruz.” dediğimizde sadece kulaklara hitap eden birkaç rakamdan bahsetmiyoruz.

İnsani Gelişme Endeksi’ndeki temel kriterler arasında yer alan ortalama eğitim süresinde gösterdiğimiz artışın arkasındaki anlam da budur. Biz, okul inşa ettikçe, eğitim kampanyaları düzenleyip ailelere eğitim desteği ve danışmanlık verdikçe bu sefer de eğitimimizin kalitesine kara çalınmaya çalışıldı. Oysa biz bu kesimlerden çok daha önce eğitime erişimi sorun olmaktan çıkardık ve kaliteyi öncelediğimizi ilan ettik. En son açıklanan PISA sonuçlarıyla puanını en çok artıran ülke olarak eğitimde bir yol katettiğimiz görülmüştür.

“İyi ama yetmez.” dedik. Daha üst sıralara çıkmak zorundayız ve bütçede eğitime ayırdığımız yüksek payla da bu iddiamızın gereğini yerine getiriyoruz. Önümüzdeki dönemde ülkemizin kalitede de daha üst basamaklara çıktığını inşallah hep birlikte göreceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim için insanımız ve onun refahı kalkınmamızın temel amacıdır. Güçlü bir beşerî sermayesi olmayan milletlerin müreffeh bir hayat sürmesi de mümkün değildir. Uyguladığımız sosyal politikalarla geçmişe göre çok daha iyi şartlarda yaşamakta olan vatandaşlarımızı, milletimizin geleceğine daha fazla katkı veren bireyler hâline getirmeyi arzuluyoruz. Sosyal yardım harcamalarının millî gelire oranını yaklaşık 3 katına çıkardık. Bu kapsamda, 2020 yılı bütçemizde, yine sosyal yardım harcamaları için de yaklaşık 70 milyar lira kaynak ayırdık. Çocuklarımız, gençlerimiz, engelli vatandaşlarımız, şehit, gazi yakınlarımız ve yaşlılarımız için sosyal hizmet merkezleri aracılığıyla da ülkemizin her noktasında çalışmalar yürütmekteyiz.

Aileyi güçlendirmek ve aileyi zayıflatan etmenleri ortadan kaldırmak için kamu-sivil toplum iş birliğini sonuna kadar destekliyoruz. “Kadın güçlü olursa aile de toplum da güçlü olur.” anlayışıyla kadınlarımızın toplumsal statüsünün yükseltilmesine büyük önem veriyor ve gereğini de yapıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kadına yönelik şiddete karşı yürüttüğümüz mücadele kapsamında Mercan Seferberliği başlatılmış olup 2020-2021 Koordinasyon Planı hazırlanmıştır. 81 ilde hizmete açtığımız şiddeti önleme ve izleme merkezlerinden ise yine bugüne dek 514 bin kişi yararlanmıştır. Engelli vatandaşlarımız için erişebilirliği de yine en temel insan hakkı olarak görüyor, engelli bireyler için eğitimde, sağlıkta ve istihdamda fırsat eşitliği sağlıyoruz.

Şehitlerimizin bizlere emanet bıraktığı ailelerinin, gazi ve gazi yakınlarımızın bizlerde yeri müstesnadır. İstihdam hakkı kapsamını genişletme, eğitim desteği, faizsiz konut kredisi desteği, ücretsiz seyahat hakkı ve ÖTV muafiyeti gibi birçok alanda sosyal ve ekonomik desteklerle şehit ve gazi yakınlarımızın ve gazilerimizin yanlarındayız. Bugün de 572 şehit yakınının, gazi ve gazi yakınının daha atamalarını gerçekleştirdik; hayırlı ve uğurlu olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemiz, Avrupa Birliği ülkeleri arasında genç nüfusun ülke nüfusuna oranının en yüksek olduğu ülkeler arasındadır. İstikbalimizin teminatı gençlerimizin sosyal anlamda güçlendirilmesi, karar alma süreçlerine aktif katılımlarının sağlanması ve kişisel gelişiminin desteklenmesine yönelik çalışmalar bizim dönemimizde ivme kazanmıştır. 18 yaşındaki gençlere seçme ve  seçilme hakkı verilmesini sonuna kadar savunan ve veren de biz olduk. Ülkemizde gönüllülüğün kurumsallaştırılması ve yaygınlaştırılması amacıyla 2019 yılı Gönüllülük Yılı ilan edilmiş tüm illerimizden gençlerimiz gönüllü sosyal faaliyetlere teşvik edilmiştir.

Genç yetenekleri keşfetmek amacıyla yürüttüğümüz sportif yetenek taraması programıyla geçtiğimiz yıl farklı yaş gruplarından 802 bin çocuk ve gencimize ulaşılmıştır. Biz bu yetenekleri sonuna kadar geliştirecek altyapıyı da  oluşturuyoruz şimdi.

Gençlik ve spor hizmetleriyle, burslarla, kredilerle ve gençlerimize sunduğumuz yurt imkânlarıyla gençlerimizin yanında olmaya da devam edeceğiz. 2020 bütçesi gençlerin iş dünyasının ihtiyaçlarına uygun mesleki eğitim programlarına dâhil edilmesi suretiyle de genç işsizliğin azaltılmasına da katkı sağlayacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insani gelişmişlik düzeyindeki başarımızda sağlık alanında atılan önemli adımların da rolü büyüktür. 82 milyon vatandaşımızın sağlık hizmetlerine erişimini ve sağlık hizmet kalitesini artırdığımız tartışmasız bir gerçektir. Yine, aynı şekilde hemen herkesi sağlık güvencesi şemsiyesi altına aldığımız, sosyal güvenlik kapsamını genişlettiğimiz görmezden gelinemez.

Sağlıkta sağlanan ilerleme de birer rakamdan ibaret değildir. Ülkemizde doğum esnasında anne ve bebek ölümlerinin oldukça azalması sağlıktaki gelişmelerin bir örneğidir. Türkiye’de 2002 yılında canlı doğumda anne ölüm oranı yüz binde 64 iken 2018 yılında yüz binde 13,6’ya düşmüştür. Sağlık hizmetlerinden memnuniyet oranı yüzde 39,5 iken bu oran 2018 yılında yüzde 70,4’e yükselmiştir. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın; 2020 yılı merkezî yönetim bütçemiz, hastaneye, doktora, tedaviye ve ilaca rahat erişimin temel garantisi olarak bu yıl da vatandaşlarımızın hizmetinde olacaktır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tütün, alkol, uyuşturucu ve davranışsal bağımlılıklarla mücadele, üzerinde hassasiyetle durduğumuz en önemli çalışma alanlarımızdan bir tanesidir. Halk sağlığı ve toplum huzurumuzun, yaygınlaşan bağımlılık eğilimlerinden korunması için eylem planlarını ve strateji belgelerimizi hayata geçirmiş durumdayız. Uyuşturucuyla mücadele kapsamında teknik cihaz kapasitemizi ve personel sayımızı artırarak hem sınır hem de sokak güvenliğine yönelik tedbirlerimizi güçlendirdik. Doğrudan uyuşturucu madde bağımlılığıyla alakalı kayıplarımızda 2018 yılında yüzde 37,5’lik bir azalma sağladık. Madde bağımlılığıyla mücadele kapsamında tedaviye erişim imkânlarını artırmayı sürdüreceğiz. Bu mücadelede, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin de çok çok ötesinde olduğumuzu buradan bir kez daha ifade etmek isterim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye’de sanayinin daha da rekabetçi hâlâ gelmesi için yüksek katma değerli üretime odaklanmış durumdayız. Verimlilik artışı, etkin dijitalleşme ve yerelden kalkınma, sanayi alanında öncelik verdiğimiz temel alanlar olmayı sürdürüyor. Ayrıca, KOBİ’lerin teknolojik yeniliklerini süratle uyumlarını sağlamak, rekabet güçlerini yükseltmek, ekonomiye katkılarını artırmak da önemli bir gündem maddemiz. Yüksek teknolojili alanlar ve imalat başta olmak üzere, AR-GE ve inovasyon projelerinde çıktıların somutlaşarak ticari prototip ve ürüne dönüşmesini de önemsiyoruz. Bugün sayıları 85’e ulaşmış olan ve 1 milyar lira kaynak aktardığımız teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren 5.500 firmanın satış geliri 83 milyar liraya, ihracat geliriyse 4,3 milyar dolara ulaşmış durumdadır. Ayrıca, bunların piyasasıyla buluşmasını kolaylaştırmak için de yine girişimcilere ve KOBİ’lere destek sağlıyoruz ve 2020 yılı bütçesiyle de daha da fazlasını sağlayacağız.

Yatırımcıların yoğun şekilde talep ettiği ilçe bazlı bölgesel teşvik modeline de geçiş çalışmalarında sona yaklaştık, yakın zamanda da inşallah bunu da kamuoyuyla paylaşacağız.

Yürüttüğümüz önemli projelerden olan yerli otomobil projesinde de yine kritik bir eşiği aşmak üzere olduğumuzu buradan bir kez daha ifade etmek isterim. Yerli otomobil projesini, elektrikli, otonom ve bağlantılı araç teknolojilerinin temelden dönüştürdüğü otomotiv endüstrisinde geleceğin teknolojilerini yakalamak açısından bir fırsat olarak görüyoruz. Yerli otomobil prototipi -geçen de bu konuda bir soru vardı, yakında demiştik- 27 Aralık 2019’da kamuoyuna tanıtılacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Söyledikse yaparız. Elektrikli otomobil üretimine dönük büyük bir ekosistem bu girişimle birlikte hayata geçmiş olacak. Ayrıca, oluşan bu ekosistem, uçan araç, insansız otonom sistemler gibi daha ileri teknolojilere de altyapı oluşturacaktır.

Ülkemiz uzay sanayisi, aynı anda birkaç önemli ve büyük projeyi yürütebilecek kabiliyete de ulaşmıştır. TÜRKSAT 5A uydusunu 2020 yılının üçüncü çeyreğinde fırlatacağız ve önümüzdeki yıl sonunda da inşallah bu uyduyu hizmete alacağız. 2021’de uzaya fırlatacağımız İMECE uydumuz ise ilk yüksek çözünürlüklü millî görüntülü uydumuz olacak. Diğer bir büyük projemiz TÜRKSAT 6A projesidir. Türkiye'nin en büyük AR-GE projesi olan millî haberleşme uydusu TÜRKSAT 6A’yı 2022 yılında hizmete almak için TÜBİTAK, ASELSAN, TAI ve KOBİ’lerimiz iş birliği içinde yoğun şekilde çalışmaya devam etmektedir. Bunların yanı sıra, millî uzay programını 2020 yılında ilan ediyoruz. Uydu sistemlerinin yanı sıra, uzaya erişim için fırlatma sistemleri geliştirmeyi, böylece yerli imkânlarla üretilecek hava ve uzay araçları projelerine de teknoloji transferi sağlamayı planlıyoruz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; beşerî sermaye ve teknoloji odaklı kalkınma vizyonumuzun başarısının en somut göstergelerinden biri de savunma sanayi alanında kısa sürede katettiğimiz mesafedir. Türkiye gibi, soğuk savaş süresince uzun yıllar her türlü vesayet güçlerinin devreye sokulduğu bir ülkede, on yedi yıl gibi bir sürede savunma sanayi yerlilik oranı yüzde 20’lerden yüzde 70’ler seviyesine çıkarılmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) 66 olan savunma sanayi projesi sayımız da önceden de ifade ettik, bugün 700 civarındadır. Yani 700 ayrı projeyi aynı anda yürüten bir sektörden bahsediyoruz. İhracat rakamlarımızı paylaştık, ciroları paylaştık, bunlar, bu sektörde artarak devam edecek.

Millî teknoloji hamlemizi başarıya taşıyan adımlar, bilinçli bir gayretin, millî şuurun, stratejik görüşlülüğün, sabrın ve yılgınlığa hiçbir surette prim vermeyen bir iradenin sonucudur. S-400 ve F-35’le başlayan süreçte bizi yaptırımlarla tehdit edenler, savunma sanayisinde gerçekleştirdiğimiz millî teknoloji hamlesine bakarak tehditlerin bizi yerli tasarım ve üretime daha da motive edeceğini bilmeliler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Türkiye, çok uzak değil, yakın bir gelecekte kendi hava savunma sistemlerine, F-35 benzeri ve hatta daha üstün teknolojiyle insanlı ve insansız savaş uçağına, insansız kara savunma araçlarına sahip ve tasarımdan üretime lider konumdaki ülkelerden biri olacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanımız önderliğinde millî güvenliğe dair öz güvenimiz artmış, dosta güven, düşmana korku salınmıştır. Milletimizin desteği, Hükûmetimizin kararlılığı ve kahraman güvenlik güçlerimizin fedakâr çalışmalarıyla terörü zayıflatıyor ve yok ediyoruz. Ülke sınırlarımızın ötesinde oluşturulmaya çalışılan tüm tehditleri bertaraf ediyoruz. Millî güvenliğimize yönelik her türlü plan ve operasyonlara karşı hazırlıklı ve güçlü duruşumuzu sürdürüyoruz. Güvenlik güçlerimiz, nitelikli insan kaynağı, yüksek teknoloji oranı ve her geçen gün gelişen altyapısıyla terörün ve terör destekçisi güçlerin üstesinden gelecek güçtedir. Ülkemizin her karış toprağında güvenliğin tam olarak sağlanması için güvenlik güçlerimiz azami fedakârlık göstererek büyük başarı kaydetmiş ancak terörün hain tuzak ve pusularıyla kayıplar da verilmiştir, verilmeye de devam ediyor ne yazık ki.

Bu vesileyle, Türk milletinin kahraman evlatları olan şehitlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum. Gazilerimize minnet ve şükranlarımızı sunuyor, hayatta olanlarına sağlıklı, uzun ömürler diliyorum. Şehit ve gazilerimizin ailelerine sabırlar diliyor, gösterdikleri fedakârlıklar için milletimiz adına bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ulaştırma, enerji, çevre, turizm ve tarım olmak üzere fiziki altyapıya yönelik yatırımlara aralıksız devam ediyoruz. Bu kapsamda bölünmüş yol projelerimize devam ediyoruz. 2020 yılında 27.165 kilometrelik bölünmüş yola ilaveten 405 kilometre bölünmüş yol ve 1.400 kilometre yeni bitümlü sıcak kaplama yapıyor olacağız. 653 kilometre köprü ve viyadüğe ilave olarak, yine 35 kilometre uzunluğundaki köprüyle 500 kilometrelik tünel uzunluğuna ilave olarak 34 kilometrelik tünelin yapımını tamamlayarak hizmete sunacağız. Yine, aynı şekilde Kuzey Marmara Otoyolu’nun kalan 137 kilometrelik kesimini ve… Diğer otoyol projelerimizin de vakit sınırından dolayı tamamına giremeyeceğim ama bugüne kadar yaptıklarımızın bundan sonraki yapacaklarımızın garantisi olduğunu sizlerin bildiği, milletimizin bildiği varsayımından hareketle, buradaki projelerimize, ulaşımdaki projelerimize bütün hızımızla devam edeceğiz. Aynı şekilde, bu sadece kara çerçevesinde değil, hava, deniz ve demir yolu ulaşım ağındaki tüm projelerimiz ve hatta kent içi raylı ulaşımlarda da artarak devam etmiş olacak.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; küresel elektrik üretiminin yüzde 25’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edildiği dikkate alındığında, 2017 yılından 2019 yılı Ekim ayı sonu itibarıyla ulaşmış olduğumuz yüzde 46’lık yenilenebilir kaynaklardan elektrik üretim oranıyla ülkemiz dünya ortalamasının çok üstünde yer almaktadır. Doğal gazda arz güvenliğinin sağlanması hususunda oldukça önem taşıyan TANAP projesi ülkemizin yanı sıra, Avrupa’ya da doğal gaz arzına hazır hâle getirilmiştir. Ayrıca, ülkemize ve Avrupa’ya doğal gaz arz edecek yer altı TürkAkım Projesi’nin inşaat ve imalatı tamamlanarak testlere başlanmış. Yer altı doğal gaz depolama kapasitelerinde 3,4 milyar metreküpe ulaşılmış olup 2023 yılında bu kapasite 10 milyar metreküpe ulaşacaktır.

Enerji, içme suyu ve sulama maksatlı inşa edilen baraj yapımlarına hız verdik ve toplam 166 milyar metreküp depolama hacmine ulaştık. Teknik ve ekonomik olarak sulanabilir 8,5 milyon hektar arazinin 6,6 milyon hektarını sulamaya açtık. Bu alanın 2018 yılı sonu itibarıyla 4,31 milyon hektarı DSİ tarafından sulamaya açılarak yine, çiftçimize 32 milyar lira yıllık net gelir satışı sağlamış durumdayız. 2023 yılında sulanabilir arazilerimizin tamamını yani 8,5 milyon hektar alanı sulamaya açmayı almayı hedefliyoruz.

Baraj ve sulamaya ilişkin de bazı şeyler söylenmişti; müsaadenizle, çok hızlı bir şekilde yine bazı kıyaslamaları vermek istiyorum, sadece son on altı yılla ilgili de değil: 1954-2002 yılları arasında toplam 276 baraj yapılmış iken son on yedi yılda 565 baraj yapılmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Detaylarını vereyim: Bunlardan 276’sı baraj -276’tan 565’e, kıyaslamayı söyleyin- HES’ler 97’den 553’e, gölet -dediniz ya- ve bent 228’den 374’e… Yani onlar da ayrı ayrı, bunu artırabiliriz. Dolayısıyla dönemimizden önce, AK PARTİ döneminden önceki ihale bedeli veya tamamlanan baraj maliyetleri ile bu dönemden bizim dönemimizde yapılan ihale bedeli veya tamamlanan baraj maliyetleri arasında da üçte 1 ile dörtte 1 oranında tasarruf sağlanmıştır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tarımsal Arazi Edindirme ve Değerlendirmesi Projesi kapsamında bugüne kadar 15 ilde, 199 köyde 16.151 çiftçi ailesine 1 milyon 44 bin dekar hazine arazisi dağıtılmıştır. Hâlen 7 ilimizde, 28 köyde yaklaşık 254 bin dekar alanda arazi dağıtım çalışmaları da devam etmektedir.

Gelecek nesillere temiz ve gelişmiş bir ülke ile yaşanabilir bir dünya bırakmak amacıyla başlattığımız, ülkemizin en büyük çevre hareketi Sıfır Atık Projesi’ni 2023 yılında tamamlayacağız. Bununla yıllık 20 milyar liralık bir ekonomik kazanç, 100 bin vatandaşımıza doğrudan istihdam sağlamış olacağız.

Yine, Toplu Konutla birlikte -detaylara girmeyeceğim, vakit daraldığı için- 100 bin sosyal konut projesini de -bu çerçevede- kamuoyuyla paylaşmış durumdayız; bu da önemli bir adım. Toplu Konut İdaremiz, projeleri, meydanı, okulu, camisi, parkı, yeşil alanı, diğer tüm özellikleriyle geleneksel mahalle kültürümüze uygun şekilde tasarlamaktır. Gelir seviyesinden bağımsız olarak tüm vatandaşlarımız için her açıdan güvenli evleri ve insan onuruna uygun mahalle ortamlarını hayata geçirmekte kararlıyız.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; turizm potansiyelimizin, kültür, sanat değerlerimizin ve kültürel diplomasimizin de yine öneminin bilincindeyiz. Turizm alanında sadece deniz, kum, güneş değil, onun ötesinde, inanç, sağlık, gastronomi, kongre, kış, spor ve yayla turizmi gibi alanlardaki potansiyelimizi en iyi şekilde değerlendirerek turizm faaliyetlerimizi de tüm bölgelerimize ve on iki aya yaymak için çalışmalarımızı da bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da yoğun şekilde sürdürüyor olacağız. Burada da kendi rekorlarımızı hem turizm gelirlerinde hem turist sayısında artırarak devam edeceğiz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; iktidarlarımız döneminde pazar ve ürün çeşitliliğini sağlayarak ihracatımızı 4,7 kat artırdık. Dış ticarette küresel çapta atılımlar yaparak yeni ihraç pazarları kazandık, teknolojik dönüşümü ihraç ürün kompozisyonuna yansıttık. Ülkemizin küresel ihracattan aldığı payı 1,6 katına çıkarak yüzde 0,6’dan 2018 yılı itibarıyla yüzde 0,9’a taşıdık. Bu kapsamda, 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ürün sayısını 9 üründen 33 ürüne taşıdık. Yine, 1 milyar doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke sayısını 8’den 17’e yükselttik.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dış politika açısından içinde bulunduğumuz zorlu konjonktür ve ciddi sınamalara rağmen, bölgemizde barışı ve millî çıkarlarımızı başarıyla korumaktayız. Benimsediğimiz girişimci ve insani diplomasi yaklaşımımızın vizyonu geniş ve manevra yeteneği yüksektir. Türk dış politikası yerli, millî unsurlarımızı, girişimci ruhumuzu, insani ve vicdani kültürümüzü yansıtmaktadır. Bugün dünyanın birçok bölgesinde dinamikleri olumlu yönde etkiyebilecek şekilde sahada ve masada söz sahibi ülkeler konumundayız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Cumhurbaşkanımız liderliğinde güçlünün değil, haklının hakkını teslim eden uluslararası bir sistemi önemsiyoruz. Bunun için “Dünya 5’ten büyüktür.” diyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bunun yanı sıra, ara buluculuk ve kalkınma yardımları gibi öncelikli alanlarda lider rol üstleniyoruz. Cumhurbaşkanımızın izlediği yoğun mekik diplomasisiyle küresel ve bölgesel konuları en üst düzeyde ele almayı sürdürüyoruz.

Dış politikada girişimci yaklaşımımız, Barış Pınarı Harekâtı’nda olduğu gibi barışın yolunu açmak için diplomasi ve yumuşak gücümüzün yanı sıra gerektiğinde sert gücümüzü de kullanabilmeyi de içermektedir. Tüm millî meselelerde hasmane ve yıkıcı bir tavır içinde olan herkes karşısında bizi bulacaktır. Bu konuda da en büyük güç kaynağımız milletimizdir.

Yeri gelmişken ifade etmek isterim ki Barış Pınarı Harekâtı nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri Kongresi’nin Türkiye'yi baskı altında tutmak için ülkemiz aleyhinde aldığı kararlara yüce Meclisimiz, 4 parti grubunun yaptığı ortak açıklamayla en güzel cevabı vermiştir; bunun için şükranlarımızı sunuyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Gazi Meclisimizin Genel Kurulunda 4 parti grubu Amerika Senatosunun 1915 olaylarına dair tarihî ve hukuki dayanağı bulunmayan kararını kınayıp reddederken ne yazık ki HDP Türkiye'nin partisi olduğunu gösterememiştir. Sadece geride bıraktığımız haftaya baktığımızda bile Mecliste görüşülen önemli konularda Türkiye'nin hayati çıkarlarının karşısında nasıl konumlandıklarını rahatlıkla görebiliyoruz. Bunun yanı sıra, son dönemlerde ülkemizin attığı en stratejik adımlardan biri olan Libya Mutabakatı’nı  “hukuksuz” diye nitelemiş ve Millî Savunma Bakanlığının bütçesine “savaş bütçesi” diyerek karşı çıkmışlardır. Oysa, kendini bu ülkenin bir ferdi olarak gören herkese düşen, ülkemizin başarılarından rahatsız olmak değil, gurur duymaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Türk tarihine dil uzatanlara özellikle ifade etmek isterim ki Türk tarihi farklı kimlikleri yok ederek değil; etnik, coğrafi, dinî farklılıkları zenginlik görerek ortak bir potada yoğuran, bütünleştiren zenginliklerle doludur. Kürt düşmanı olanlar da Kürtlere yönelik tüm gelişmelerin ve çözümlerin önünde engel olanlar da PKK’nın tüm eylemlerine ses çıkaramayan HDP’nin kendisidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Kendi insanını ve milletimizin çıkarlarını hor görenler, bizim yedi düvele nasıl meydan okuduğumuzu; sadece oyuncu değil, oyun kurucu olduğumuzu anlayamaz. Milletimizin tarihine ve birliğine dil uzatanların muhasebesini, önceden de ifade ettiğim gibi, tarihe ve milletimizin vicdanına bırakıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dış politikamızın esin kaynağı millî değerlerimiz, dayanağı da insanımız olmaya devam edecektir. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının bölgede barışın ve istikrarın perçinleşmesi için bir fırsat olarak kullanılması gerektiğini en başından beri savunuyoruz. Hidrokarbon kaynakları meselesinde meşru çıkarlarımızdan en küçük bir taviz vermeyeceğiz. Şu anda Barbaros Hayreddin Paşa ve Oruç Reis sismik araştırma gemilerimiz ile Yavuz ve Fatih sondaj gemilerimiz Deniz Kuvvetlerimize ait fırkateyn, korvet, İHA ve SİHA’larımız korumasında faaliyetlerine devam etmektedir.

Doğu Akdeniz’deki sondaj faaliyetlerimiz bahane edilerek Avrupa Birliği tarafından onaylanan yaptırım taslağının da bizim nezdimizde hükmünün olmadığını buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Diğer önemli bir kazanımımız, Doğu Akdeniz’de Libya’yla imzaladığımız münhasır ekonomik bölge anlaşmasıdır. İki kıyıyı dostluk köprüsüyle birbirine bağladığımız bu anlaşma ve Libya’yla yakın iş birliğimiz, her iki ülkenin çıkarlarına ve bölgede barışa katkı vermeye devam edecektir.

Sahada, masada ve düşüncede güçlü olmaya dayanan dış politikamızı, millî menfaatlerimize, bölgemizin ve dünyanın barış ve istikrarına ve insanımızın refah ve huzuruna odaklanan bir yaklaşımla uygulamayı sürdüreceğiz.

Yurt dışındaki vatandaş ve soydaşlarımızın hak ve çıkarlarının korunması ile onlara sunulan hizmetlerin kalitesinin artırılması konusundaki somut çalışmalarımız da devam edecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; elde ettiğimiz başarılarının tamamının aziz milletimize ve ülkemize ait olduğunun bilincindeyiz. 82 milyon vatandaşımızın başarı hikâyeleri, cumhuriyetimizi ve demokrasimizi daha güçlü hâle getirmiştir. Ülkemizi cumhuriyetimizin 100’üncü yılında Atatürk’ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesinin de ötesine ulaştıracak vizyonu taşıyor, hizmetlerimize ve politikalarımıza yansıtıyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Dönüşüme seyirci kalmayarak, hızla değişen dünyayı yakalayabilecek, ülkemizi daha gelişmiş ve müreffeh hâle getirecek politikaları2020 yılı bütçemiz çerçevesinde hayata geçirmeye devam edeceğiz.

Kamu Personeli - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme