Tarihin en büyük ekonomik krizi ve nedenleri!

Türkiye ekonomisi, tarihinin en büyük ekonomik krizi ile karşı karşıya gelmiş durumda.Geçmişimizde ciddi krizler yaşanmıştı ve özellikle günümüzde anımsanan krizler 1991, 1994 krizi ve genellikle 2001 krizi diye bilinen 1998-2002 krizidir.

Türkiye ekonomisi, tarihinin en büyük ekonomik krizi ile karşı karşıya gelmiş durumda. Geçmişimizde ciddi krizler yaşanmıştı ve özellikle günümüzde anımsanan krizler 1991, 1994 krizi ve genellikle 2001 krizi diye bilinen 1998-2002 krizidir. Ancak şu anda başlangıçta olduğumuz kriz, geçmiş krizlerinden çok daha ciddi bir kriz diyebiliriz.

Bugünkü krizin farklı olmasının temel nedenlerinin ikincisi, AKP iktidarının uyguladığı yanlış politikalardır. Ülke kaynakları açıkçasından üretim politikalarına yönlendirilmedi, betonlaşmaya yönlendirildi. Borçlanma ekonomisi diye özetlediğimiz bir borçlanma süreci yaşandı. Özel sektörün dış borcu 42 milyar dolardan 320 milyar dolar civarına yükseldi. Devletin dış borcu 42-43 milyar dolardan 140 küsur milyar dolara çıktı. Dışa bağımlılığımız bu anlamda artı. Evler, hane halkları da açıkçası tüketici kredileri ve kredi kartları kullanımı ile temel tüketim maddelerine yöneldiler. Ev aldılar, araba aldılar ama akıl almaz boyutlarda bir borçlanma içerisine girdiler. Yani tüketici kredilerinin yıl sonu bakiyesi 2 milyar liradan aşağı yukarı 350- 400 milyar civarına tırmandı. Kredi kartı kullanımı 26 milyar liradan 700 milyar lira düzeyine tırmandı. Ancak insanlar mutlu oldu. Daha önce hiç düşünmedikleri tüketme ürünlerini satın aldılar. Burada da ciddi bir noktaya geldi. Türkiye'nin dış borçlarının milli gelire oranı %56 seviyesine yükseldi ki bu kritik bir seviye. Onun ötesinde 3. etmen olarak; Amerika emperyalizmi ile devletimizin bir çıkar çatışmaları içerisinde olmuş olması. Amerika emperyalizmin Türkiye'yi parçalamaya çalışıyor, bu amaçla bölücü terör örgütünü kullandı, Fetullahçı terör örgütünü kullandı ve 14 Ocak 2019'da da ABD Başkanı Donald Trump ‘’Türkiye ekonomisini mahvederiz’’ tehdidini gündeme getirdi.

Ne yazık ki Amerika'nın elinde bu tür araçlar var. Türkiye'de yabancı sermaye şirketlerinin sayısı arttığı, Türkiye'nin ilk 500 sanayi şirketi içinde 140 dan fazla yabancı sermayeli şirketler var. Sigorta şirketlerimizin yüzde 60'ından fazlası, bankaların yüzde otuzu, İstanbul Menkul Kıymetler borsasında işlem gören varlığın yüzde 60'ından fazlası yabancıların elinde. Bütün bunlar Amerika'nın Türkiye'ye ekonomik açıdan müdahale imkânlarını genişletiyor. Bütün bu etmenlere bağlı olarak Türkiye'de henüz başında olduğumuz ekonomik krizin tahripkâr etkileri çok ciddi olacağı benziyor. Türkiye ancak bu etkilere karşı bir bütünlük içinde ve milli çıkarlar ve Türkiye'nin yüzde yetmişinden fazlasını oluşturan işçilerin ortak çıkarlarını dikkate alan O hak ve özgürlüklere saygı gösteren bir çizgiyi izleyerek çıkabilir. Yoksa, önümüzdeki dönem daha önce hiç yaşamadığımız boyutta bir iktisadi krizin etkileri halk kitlesine yansıyacaktır. Halk kitleleri tarafından hissedilecektir.

Kamu Personeli - Bizi Sosyal Medyada Takip Edin!

Bakmadan Geçme