Türkiye 144 ülke arasında 135'inci oldu!
Küresel Kamu Politikası Enstitüsü tarafından hazırlanan Akademik Özgürlükler Endeksi raporlarına göre Türkiye 144 ülke arasında 135'inci oldu! Bu kapsamda Türkiye, akademik özgürlüğün garanti altında olmadığı bir ülke olarak değerlendiriliyor ve Pakistan,
Küresel Kamu Politikası Enstitüsü tarafından hazırlanan Akademik Özgürlükler Endeksi raporlarına göre Türkiye 144 ülke arasında 135'inci oldu! Bu kapsamda Türkiye, akademik özgürlüğün garanti altında olmadığı bir ülke olarak değerlendiriliyor ve Pakistan, Libya, Yemen gibi ülkelerle aynı grup içerisinde bulunuyor. Konu hakkında mecliste açıklamalar yapan CHP İstabul Milletvekili Yunus Emre, şu bilgilendirmelerde bulundu;
İFADE HÜRRİYETİNİN ÇOK ÖNEMLİ BİR BOYUTU DA AKADEMİK ÖZGÜRLÜKLERDİR
Gerçekten çok önemli bir konu üzerine konuşuyoruz. Akademik özgürlükler, üniversite hayatının akademik dürüstlük ilkesi ve akademik ehliyet, akademik liyakat ilkeleriyle birlikte en temel ilkelerinin başında yer alıyor. Aynı zamanda Türkiye olarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin tarafı olan bir ülke olarak yine hatırlatmamız lazım: Bu sözleşmenin 10'uncu maddesi ifade hürriyetiyle ilgili ve ifade hürriyetinin çok önemli bir boyutu da akademik özgürlüklerdir.
Değerli arkadaşlarım, akademik özgürlükler bakımından Türkiye'nin durumuyla ilgili -benden önceki değerli konuşmacıların da vurguladığı gibi- gerçekten çok acı bir manzarayla karşı karşıyayız. Bakın, bir araştırma yapılmış Küresel Kamu Politikası Enstitüsü tarafından, Akademik Özgürlükler Endeksi hazırlanmış. Değerli arkadaşlarım, 144 ülke arasında 135'inci sırada ülkemiz akademik özgürlükler endeksinde. Tekrar hatırlatmak istiyorum: Bu kapsamda Türkiye, akademik özgürlüğün garanti altında olmadığı bir ülke olarak değerlendiriliyor ve Pakistan, Libya, Yemen gibi ülkelerle aynı grup içerisinde bulunuyor. Sormak istiyorum değerli arkadaşlar: Bu Türkiye'nin hak ettiği bir manzara mıdır? Ve yine şunu da hatırlatmam lazım: Bu ortaya çıkan durum, ısrarla uygulanan yanlış politikaların bir sonucudur. Türkiye'de YÖK'ün varlığı, YÖK heyetinin oluşma biçimi, YÖK'ün mevcut yetkileri zaten bu akademik özgürlükler sorununun kaynağıdır. Bunun yanında, yaptığınız rektör atamaları... Tabii Boğaziçi Üniversitesi rektörü ataması birçok defa haklı olarak gündeme getirildi ama tabii ki onunla da sınırlı değil, birçok üniversiteye siyasi atamalar yaptınız. Gerçekten çok önemli bir araştırmaya göre, bir eğitim profesörünün -Engin Karadağ- prestijli bir dergide yayınladığı bir araştırmaya göre, Türkiye'de atanan rektörlerin akademik başarılarına baktığımızda gerek aldıkları atıf bakımından gerek uluslararası makaleleri bakımından çok dramatik bir manzara var. Çok kısaca şunu söyleyebilirim: 68 rektörün hiçbir ciddi makalesi bulunmuyor, 71 rektörün de çalışmalarına hiçbir atıf yapılmamış.
ÜLKEMİZ AKADEMİK ÖZGÜRLÜKLER ENDEKSİNDE 135’İNCİ OLDU
Benden önceki değerli konuşmacıların da vurguladığı gibi- gerçekten çok acı bir manzarayla karşı karşıyayız. Bakın, bir araştırma yapılmış Küresel Kamu Politikası Enstitüsü tarafından, Akademik Özgürlükler Endeksi hazırlanmış. Değerli arkadaşlarım, 144 ülke arasında 135'inci sırada ülkemiz akademik özgürlükler endeksinde. Tekrar hatırlatmak istiyorum: Bu kapsamda Türkiye, akademik özgürlüğün garanti altında olmadığı bir ülke olarak değerlendiriliyor ve Pakistan, Libya, Yemen gibi ülkelerle aynı grup içerisinde bulunuyor. Sormak istiyorum değerli arkadaşlar: Bu Türkiye'nin hak ettiği bir manzara mıdır? Ve yine şunu da hatırlatmam lazım: Bu ortaya çıkan durum, ısrarla uygulanan yanlış politikaların bir sonucudur. Türkiye'de YÖK'ün varlığı, YÖK heyetinin oluşma biçimi, YÖK'ün mevcut yetkileri zaten bu akademik özgürlükler sorununun kaynağıdır. Bunun yanında, yaptığınız rektör atamaları... Tabii Boğaziçi Üniversitesi rektörü ataması birçok defa haklı olarak gündeme getirildi ama tabii ki onunla da sınırlı değil, birçok üniversiteye siyasi atamalar yaptınız. Gerçekten çok önemli bir araştırmaya göre, bir eğitim profesörünün -Engin Karadağ- prestijli bir dergide yayınladığı bir araştırmaya göre, Türkiye'de atanan rektörlerin akademik başarılarına baktığımızda gerek aldıkları atıf bakımından gerek uluslararası makaleleri bakımından çok dramatik bir manzara var. Çok kısaca şunu söyleyebilirim: 68 rektörün hiçbir ciddi makalesi bulunmuyor, 71 rektörün de çalışmalarına hiçbir atıf yapılmamış.
MÜHENDİSLİK FAKÜLTELERİNE MÜHENDİS OLMAYAN DEKANLAR ATADINIZ
Birçok mühendislik fakültelerine mühendis olmayan dekanlar atadınız. Bu türden siyasi atamalarla, meslek dışından atamalarla ve az önce ifade ettiğim rektör atamalarıyla üniversite yönetimlerinde akademik özgürlükler bakımından da çok ciddi bir sorunun önünü açmış oldunuz. Ama şunu da unutmamak gerekiyor, birçok sorunu var akademik özgürlükler bakımından Türkiye'nin. Bu manzaranın doğal sonucu da Türkiye'nin akademik performansının çöküşü oluyor.
Bakın, bir kamu kuruluşu, yasayla kurulmuş Türkiye Bilimler Akademisinin bu yıl yayınladığı Türkiye Bilim Raporu var. Bu rapora göre, çok açık şekilde Türkiye'de özellikle 2006'dan sonra akademik performans, Türkiye'nin bilimdeki başarısı bir ciddi duraklamanın ve gerilemenin içerisinde. Önümüzde çok ciddi bir durum var arkadaşlar yani bunu, bu öneri muhalefetten gelmiştir diye reddedemezsiniz, bu sorumluluk duygusuyla bağdaşmaz. Türkiye'de bilim hayatı geriliyor, akademik özgürlükler geriliyor.
Bakın, Türkiye bir sıralamaya girebilmiş, söyleyeyim size, ilk 3'te Türkiye. Nerede biliyor musunuz? Türkiye, en çok sahte dergi çıkaran ülkeler arasında Hindistan ve Nijerya'yla birlikte ilk 3'te. Türkiye böyle bir manzarayı yaşıyor, böyle bir manzarayı yaşıyor, üniversitelerimiz böyle bir manzarayı yaşıyor. O yüzden böylesine ciddi meselelerde siyasi tarafgirlikle meseleyi ele almamak gerekir. Lütfen, sizlerden rica ediyoruz, bu, Meclisin görevidir, bu araştırma komisyonu kurulmalıdır. Türkiye'de akademik özgürlükler ne durumdadır? Bu Türkiye'deki bilim hayatını nasıl etkilemektedir? Meclis bunu araştırmalıdır.
Bakmadan Geçme





